Kariyerimin ilk yıllarında tek odağım işimde en iyi olmaktı. Yaş ilerledikçe, yetkinlikle birlikte networke ne kadar çok ihtiyacım olduğunu daha iyi anladım. Sohbet etmek, vizyon edinmek ve karşılıklı kazanımlar yaratmanın ne denli önemli olduğunu gördüm. Aslında, sadece iyi bir networke sahip olmanın değil, bunu projeler bittikten sonra da sürdürmenin ne denli kritik olduğunu fark ettim.
İş ve özel hayatımda networking'e bakış açımın aynı olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir zaman "network bana fayda sağlar" motivasyonuyla hareket etmedim. Doğal olarak gelişen bağları canlı tutmak için emek verdim.
Networking kendi akışına bırakılacak bir konu değil. Plan ve hazırlık gerektiriyor. Biraz önce verdiğim yatırımcı örneğindeki gibi, bir yatırım alacağım ve günün sonunda o da insan, ben de insanım. Bir iş yapacağız ve o kişinin benden duymak istediklerini ona söylemem gerekiyor. Her şeyden önce o kişinin karşısına çıkacak doğru kişi olmam lazım. Bunun için de çalışmak lazım.
Networking konusunu iş hayatında networking, sosyal hayatta networking gibi sınırlandırmak istemiyorum; çünkü, bence çok geçişken bir kavram. Yani iş ortamında başlayan bir ilişki günün sonunda bir arkadaşlığa dönüşebilir veya üniversitede başlayan bir arkadaşlık iş hayatında önemli bir network haline gelebilir.
Bir ilişkinin networking'e evrilmesi için uzun dönemli karşılıklı fayda sağlayan bir bağ olması gerektiğine inanıyorum. Karşılıklı fayda olduğunda ilişkiyi uzun dönem devam ettirmemiz daha kolay olabiliyor. Bunun için de kendi uyguladığım ve benim için başarısı kanıtlanmış bir yöntemim var. Yeni bir kişi ile iletişim kurarken ondan ne fayda sağlayacağımı düşünmek yerine, benim karşı tarafa nasıl bir faydam olabileceğini düşünüyorum. Bunu yaptığım zaman, ilişkilerin çok daha sağlam ilerlediğini gözlemliyorum.
Hepimiz hatalar yapabiliriz, yanlış kararlar alabiliriz ama önemli olan hatalarının farkına varıp sorumluluğunu da almaktır. Bir hata yaptığın zaman, hata yaptığın kişinin karşısına geçip özür dileyebilmektir önemli olan. Ben “ne ekersen onu biçersin” sözüne çok inanırım. Sen kendi çizgini koruduğun sürece eninde sonunda sana bir dönüşü oluyor.
21. yüzyılda en önemli kavramlardan birisinin networking olduğunu düşünüyorum. Networking'i çok basit şöyle tanımlayabilirim: Bir tarafta belli bir ihtiyaca cevap verecek yetkinlikler var. Diğer tarafta da çok spesifik yetkinlikleri arayanlar, yani o yetkinliğe ihtiyaç duyanlar var.
Aslında network dediğimiz bir ekosistemin iskeletidir. Çünkü ekosistem onun üzerinde gelişir. Onun üzerinden geçen trafiğin kalitesiyle güçlenir. Yani siz ondan hep kaliteli bir trafik akıtırsanız o zaman gerçekten coşar, büyür, gelişir. Büyük bir zenginlik oluşur. Bu, aynı zamanda merak duymak, sürekli sormak, o sorulara yanıt aramak ve yanıtlarıyla heyecanlanmakla da ilgili bir konudur. Özetle, ihtiyaç ve yeteneği en kısa sürede eşleştirmek rekabetçi bir değer oldu. Networking tam da bu noktada etkili oluyor.
Networking hepimizin hayatında yer alan bir kavram. Bazılarımız bilinçli olarak yapıyor, bazılarımız fark etmeden, doğal olarak. Hem yeni ilişkiler kurmak hem de kurduğumuz ilişkileri sürdürmek önemli. Eskilerin ‘vefa’ kavramının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Siz, etrafınızdakileri unutmazsanız, sadece işiniz düştüğünde değil, diğer zamanlarda da onlarla paylaşımda bulunmaya devam ederseniz networkünüz güçlü olur. Networking birileriyle tanışmakla sonuçlanmıyor; tanıştıktan sonra o ilişkiyi sürdürebilmek gerekiyor. Yani uzun vadeli bir süreç.
Öncelikle insanların aklında iyi, güvenilir ve itibarlı bir kişi olarak yer edinebilmek gerekiyor. Ondan sonra iletişimi almak üzerine değil de belirli bir saygı temeline oturtabilmeyi başarınca, o zaman aralarda sık sık buluşmak, konuşmak ve dokunmak için özel bir efor sarf etmeye gerek kalmadığına inanıyorum.
Merak olmadığında, ilişki ve network de olmuyor. Devam ettirirken de ilk yarattığınız güvenin sürdürülebilir olması önemli. Sınırlı bir zaman ve enerjimiz var. Burada önceliklendirme yapabilmek kritik bir konu... Keşke tanıştığımız herkes ile çok derin ilişkiler geliştirebilsek ama böyle bir şansımız çoğu zaman olmuyor. Kiminle ne konuştuğumu ve nasıl hatırlamak istediğimi ve bundan sonrasında nasıl bir ilişki ile devam etmek istediğim konusunda ufak notlar alıyorum. Ajandanıza notlar alırsanız bu ilişkileri sürdürmeniz mümkün. Aksi halde bu ilişkiler maalesef unutulmaya mahkum kalıyor.
İnsanların uzmanlıklarını, ne yaptıklarını, ailelerini, ilişkilerini ve bağlamlarını merak ettikçe bağlar da derinleşiyor. Çünkü hepimiz günün sonunda insanız. Başlangıçlar farklı olsa da, ilişkiler iyi niyetle sürdürüldüğünde networking yolculuğu kültürler arasında dahi benzerlik gösteriyor.
Networkünüzdeki insanlarla sizi bir arada tutan bağlardır. Kartvizit bağı değil! Anneannem çok bilge bir kadındı. 1900’lerin başında liseyi bitirmişti. Derdi ki, “insan insana muhtaçtır”. Gün geliyor, devran dönüyor, çevrenizdeki insanlarla bir şekilde yeniden ortak noktalar bulabiliyorsunuz. Belki iş, belki sosyal açıdan olabiliyor. Aslına bakarsanız hayatta sürekli seçiyor ya da seçiliyoruz. Çevrenizi sistematik olarak iyi niyetle sürdürmeye çalışmak ne torpildir, ne de çıkarcılık. İş birliğidir!
Pandemi öncesinde, sabah ofise girdiğinizde o gün birlikte görüşmeniz olmayan kişilere dahi bir "günaydın, nasılsın" demek çok değerliydi. Uzaktan çalışırken öncelikle bundan mahrum kalıyorsunuz. Kişisel bir çaba göstermiyorsanız, proje networküyle limitli kalıyorsunuz.
Networking, sadece sorun olduğunda iş birliğini kotarmak ya da bir ihtiyaç halinde olmamalı. Bu nedenle aylık ya da müşteri talebine göre iki ayda bir olan görüşmeleri önemsiyorum. Aksi halde bir bakıyorsunuz ki değerlilerinizle görüşmeyeli çok uzun zaman olmuş ve sürekli ertelemişsiniz. Yüksek tempoda, zaman hızlı geçiyor.
Birlik içinde büyümemiz ve müşterilere sürekli daha iyisini sunabilmemiz için üç davranış biçimi belirlendi:
1- Connecter: Bağları kuran, iş düşmeden köprüleri inşa eden ol.
2- Storyteller: İş birliği ve beraberliği destekleyen sohbetlerle hikaye anlatıcısı ol.
3- Grower: İlişkileri ve işini sürekli geliştiren ol.
Özellikle networking ile ilgili olan “Connecter”ı ele alalım. Şirketteki "Kim kimdir"i iyi bilmek ve kaynaklarınızla çevrenizin ihtiyaçlarını birleştirebilmek değer yaratıyor. Bu iyi niyetli yaklaşım, kurum içinde müşterinizi farklı bir birime yönlendirerek çapraz iş birliklerini artırmak da olabilir. Kurum dışında, iki müşterinizi tanıştırarak bir katma değer sunmak da olabilir.
Çift yönlü yaşayabildikleriniz gerçekten kıymetli olanlardır. Hem senin geliştiğin, hem de senin gelişimine katkıda bulunduğun uçlar kıymetlidir. Bu yaklaşımı, karşılıklı bir fayda elde etmek anlamında düşünmemelisiniz. Fayda kelimesi beni rahatsız ediyor. Buradaki karşılık, bir öğrenim veya gelişimi temsil ediyor. İşte, böyle karşılıklı bir network içinde olmak o ağın içindeki herkese değer sağlıyor.
Yeni normalde bilgiye hızlı ulaşmak ve iş birliklerini uzaktan inşa etmek için şirket dışında kurulan network de büyük önem kazandı.Networking tarafında bence bir değişiklik olmayacak ama LinkedIn gibi dijital araçları kullanarak network edinmek gelişecek. Asıl konu, yeni normalde ilişkiler ikiye ayrılacak: empati kuranlar ve kurmayanlar. Uzaktan çalışırken empati yapabilen, iletişim kurabilen, insanların problemlerini çözebilen kişiler fark yaratacak.
Sürekli hazırlıklı olmamız lazım. Kendimizi bir asansör konuşmasına hazırlamalıyız. Bunlar da çok büyük zahmetler gerektirmiyor. Bize ilham verecek, gerçekten bir şeyler öğretebilecek biriyle sohbet etmeyi isteriz. Pek çok farklı konuda bilgi sahibi olan ve konusuna hakim insanlarla sohbet etmek çok keyiflidir. Bunun için de hazırlık ve doğru bir yaklaşım gerekir. Kendinizi tanıtmak, güzel bir giriş cümlesi... Bunlar yapmamız gerekenler. Utangaçlık kader değildir. Zaman içerisinde değiştirilebilir. Networking, istemek ve emek vermekle alakalıdır. - Haluk Tekin, Red Hat Türkiye Genel Müdürü
"Sosyal mesafeyi korumak" bu zorlu dönemi sağlıkla atlatmak için çok önemli! Fakat benim inancım burada asıl dikkat edilmesi gereken uzaklığın fiziksel mesafe olması gerektiği... Çünkü bu dönemde dijital kaynakları kullanarak sosyal ilişkilerimizi bırakın azaltmayı, artırmak bile mümkündü. Kendi adıma bu dönemde hem banka içinde hem de banka dışında hiç olmadığı kadar çok temasım ve bu temaslarda da daha derin ilişki kurabilme şansım oldu.
Düşünsenize, mükemmel bir ürün çıkarmış olabilirsiniz. Süper bir pazarlama altyapınız olabilir. Ama o ürünü doğru zamanda doğru müşteriye götüremezseniz, pazarı kazanamaz, satış yapamazsınız. Doğru hizmet ile doğru ürün birleşmedikçe maalesef başarılı olamıyorsunuz. Tam da bu noktada, iletişim, bağ kurmak ve networking önemli bir hale geliyor.
Düşünün, kariyer öyle bir yolculuk ki adeta 40 senelik bir maraton koşuyorsunuz. Eğer düştüğünüz yerlerden öğrenmezseniz, içgörü kazanamazsınız. O zaman, daha çok genç bir profesyonelken "insandan engellere" takılmaya başlarsınız. Burnunuzun dikine “ben biliyorum, ben biliyorum” diye giderseniz, olmadığınız profillere bürünmeye çalışırsanız, belki bir işe başlarsınız ama başarılı olmazsınız.
Zorla networking olmaz. Sırf networking yapılacak diye toplantı düzenlerseniz, kuru kuru olur ve hiçbir işe yaramaz. Yapmacık çabalar hızla belli olur. Bu tür zorlamaların faydası olmaz. Önce zihinde, networking kavramına anlam yükleyebilmek ve inanmak gerekir. Ekipler, yeni şeyler öğrenme yönünde heyecanlandırılmalıdır. Bu yaklaşım, doğal olarak kurum içinde networking'i gündeme getirecek ve başkaları ile ilişkileri arttıracaktır.
İhtiyaçlar sürekli şekil değiştirecek ama biz de onunla beraber şekil değiştirmeye açık olmalıyız. Bunu yapabilmek için de gerçekten iyi bir networke ihtiyacımız var. Etrafımıza bizimle konuşmaya ve paylaşmaya açık olan insanları çekmemiz lazım. Bariyerlerimizi aşamazsak networking'den faydalanmamız da zor olacak. Çünkü o bariyerler her yeni bağlantı fırsatında önümüzde engel teşkil edecek. O zaman da maalesef bilinçdışı önyargılarımız bizi sadece kendimize benzeyen insanlara itecek. Benzerliği yakaladığın yerde, o kişiyle bağlantıyı kuruyorsun. Sonra bir bakıyorsun ki tüm networkün kendin gibilerle dolmuş. Ne kadar sığ!
Eğer bir şeyler planlamak, bir yere doğru yürümek, ilerlemek istiyorsanız, orada mutlaka size destek olacak, sizi tanıyacak, yaptığınız işi bilecek, kendinizi anlatabileceğiniz kişilere ihtiyacınız var. Yani bir networke ihtiyacınız var. - Murat Mediçeler, VMware Türkiye Ülke Direktörü