Ertuğrul Belen: Sevgili Zeynep öncelikle bize Optimist Yayınevinden bahsedebilir misin?
Zeynep Dicleli: Yayınevimizi annem ve babam 1996 yılında kurdu. O zaman üniversitede işletme okuyordum. İlk adıyla BZD Yayıncılık 2004 yılına kadar sadece kurumlara özel, yani kurumların kendi logolarının ve önsözlerinin yer aldığı kitaplar yayınladı. 2004 yılında ise Optimist kuruldu. Optimist ile perakende piyasa için de kitaplar hazırlamaya başladık. Ben de üniversiteden mezun olmuş ve dört yıl kadar başka yerlerde çalışmıştım. Sonra ailem onlarla çalışmamı istedi ve ben de severek kabul ettim. Yani özetle Optimist 2004 yılında doğdu, sonrasında iki firmayı birleştirdik. 2016’da ise dijital içerik ajansı kurduk. Şu anda hem kurumlara özel kitaplar ve dijital içerikler üretiyoruz hem de perakendeye devam ediyoruz. Optimist ismini güzel annem buldu. Annemin yapısında her zaman pozitif olmak vardı. Logomuz de iyimserliği yansıtır ve çok beğeni alıyoruz.
Ertuğrul Belen: Benim kitabım “Networking Tanışma, Tanıştırma ve Tanınma Sanatı” nı da yayınevinizden yayınladık. Türkiye'de networking kavramının henüz pek konuşulmadığı 2012 yılında bana inandığınız için teşekkür ediyorum. Peki Optimist olarak bu konuya bakış açınız neydi?
Zeynep Dicleli: Networking içeriği Türkiye’de senin işlediğin şekilde işlenmemişti. Aslında seninle zaten ilk kitabın “Girişimciliğin Altın Kuralları” döneminden tanışıyorduk. Bizim için önemli olan Türkiye’ye has bir içerik olmasıydı. Yani sen bunları yabancı kaynaklardan derlemedin, kendi tecrübelerini ekledin. Yayınevi olarak özellikle yerli yazarlarda bu konuya dikkat ediyoruz ve Türkiye'ye uyan metinleri seçmeye çalışıyoruz. Networking kavramına bir de sen kendi tecrübelerini ekleyince o zaman farklı bir içerik oldu. Aslında biz bu yüzden Networking kitabını yayınlamak istedik. Bir kitabı yayınlamamız için kitabın konusunun ilginç ya da cazip olmasından ziyade, yazarın o konuyla ilgili ciddi bir birikimi olmasına önem veriyoruz. Sen de bize bunu hissettirdin ve biz de evet dedik.
Ertuğrul Belen: Peki optimist ailesinde networking'in yeri nedir? Bu kavram sizin için ne ifade ediyor?
Zeynep Dicleli: Bence networking, sergilediğin tutarlı davranışların bir çıktısıdır. Ben kişilik özelliklerimi hem özel hayatımda hem de iş hayatımda tutarlı bir şekilde sergilediğim zaman, bu hem insanlarla ilişkime yansıyor hem de bana bir fayda sağlıyor. Aile olarak bir network stratejimiz yok aslında ama her zaman işimizi iyi yapmaya odaklandık. Bu çok kolay gözüken ama zor olan bir konudur. Çalışanlarımızla, paydaşlarımızla, müşterilerimizle iyi ilişkiler kurup onlara değer verdiğimizi göstermeye çalışıyoruz. Bizim için en önemli şeylerden biri de yaptığımız anlaşmalara sadık kalmaktır. Bunları yaptığınız zaman uzun vadede bir itibar yarattığınızı düşünüyorum. Bence bu sebeple birçok insan Optimist ile iş yapmayı seviyor.
Ertuğrul Belen: Bahsettiğin kişilerde bıraktığın izlerin hepsi noktalar, iyi noktalar... Çocuklar noktaları birleştiğinde bir şekil ortaya çıkar ya. Aslında sen de noktalar bırakıyorsun ve o noktaları insanlar birleştirdiğinde seninle ilgili bir bütünlüğe ulaşıyorlar. Belki tanınırlık da böyle bir şeydir. İnsanlarda bıraktığın bütün izlerin toplamıdır. Bende böyle bir farkındalık oluşturdun.
Sence senin insanlarda bıraktığın o izlerin toplamı nasıl bir resim oluşturur?
Zeynep Dicleli: Hepimiz hatalar yapabiliriz, yanlış kararlar alabiliriz ama önemli olan hatalarının farkına varıp sorumluluğunu da almaktır. Bir hata yaptığın zaman, hata yaptığın kişinin karşısına geçip özür dileyebilmektir önemli olan. Ben “ne ekersen onu biçersin” sözüne çok inanırım. Sen kendi çizgini koruduğun sürece eninde sonunda sana bir dönüşü oluyor.
Ertuğrul Belen: Peki bir yayıncının nasıl bir networkü vardır? Yayıncılığın networkü ile ilgili böyle bir harita çizebilir miyiz?
Zeynep Dicleli: En önemli networküm ekibim ve çalışma arkadaşlarım diyebilirim. Asıl işi yürüten ekibim olmasa Optimist de olmazdı. Ekibim dışında networkümde diğer paydaşlarımız var. Bir yayıncının paydaşları arasında yazar ve çevirmenler, kitabın son okumasını yapan kişiler, kitabın üretim kısmında telifler ile ilgili çalıştığı yayınevleri ve ajanslar vardır. Ve tabii ki yazarlar en önemli paydaşlarımızdan.
Kitabın fiziki üretimine geçince networkümüzde kağıtçılar ve matbaalar var. Kitabın satışı için kitap evleri ve dağıtımcılar da bu networke ekleniyor. Ve son dönemde kitapların dijital versiyonları, E-kitap ve sesli kitap halleri de olduğu için o alanda çalıştığımız paydaşlarımız da bulunuyor.
Buna iş birliğinde bulunduğumuz üniversiteleri, kişileri ve TurkishWIN, KAGİDER gibi sivil toplum kuruluşlarını da eklersek hepsi benim networkümü oluşturuyor.
Bizim firmamızda herkes bütün iş ilişkilerinde firmayı temsil ettiğinin bilincindedir ve öyle davranır. Böylece aslında fiilen büyük bir ağ olarak müşterilerimizle ilişkilerimiz sürdürürüz.
Ertuğrul Belen: Kitap basımı konusunda seninle sohbetlerimiz oluyor. “Türkiye’de daha fazla kitap basılsın, daha fazla okunsun, daha fazla raf hafızası olsun.” diyoruz. Ancak bahsettiğin network haritasına baktığımız zaman bir kitabın basımının arkasında ciddi bir iş modeli olduğunu görüyorum.
Zeynep Dicleli: Hangi kitabı basacağımızın kararını almak gerçekten önemli bir adım. Yıllar içinde geliştirdiğimiz bir hissiyatımız var diyebiliriz. Her kitapta bir emek ve tecrübe var, o yüzden bir kitap için iyi ya da kötü diyemeyiz ama hangi içeriklerin alıcı bulduğunu bildiğimiz için seçimimizi buna göre yapıyoruz diyebiliriz. Birçok yazarın kitabını Optimist Yayınevinden çıkartmak istemesi bizi onurlandırıyor ama içerik olarak Optimist Yayınevine uymayan bir kitap başka bir yayınevinde başarılı olabiliyor. O yüzden her yazarın kendi içeriğine uygun yayınevini bulmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Ertuğrul Belen: Evet, bu sebeple yazarın da ne istediğine karar vermesi gerekiyor. Aslında yazar ve yayınevi arasında bir işbirliği var. Gözlemlerime göre bazen yazarlarda yayınevi ile iş birliği yapmaktan ziyade bu kitabı çok sattır bakış açısı olabiliyor. Sen ne düşünüyorsun?
Zeynep Dicleli: Biz elbette bir ticarethaneyiz. Sosyal girişim olsaydık ve yayınlar için fon ayırabiliyor olsaydık Türkiye’de farkındalık yaratmak için her çeşit kitabı basabilirdik. Bu bir sosyal girişim olurdu. Ama Optimist daha çok iş ve yönetim kitapları üzerinde uzmanlaşmış bir yayınevi. Bazen görüşmeye gelen yazarlarda ben de aynısını görüyorum. Ama kitabın çok satması için sadece yayınevinin çabası yetmiyor, yazarın da destek olması gerekiyor. Bazen bunu anlatabilmek için yazarlarımıza “Siz bu kitap için çok emek sarf ediyorsunuz ve bu kitap sizin çocuğunuz gibi oluyor. Duygusal bağ kuruyorsunuz. Benim de bir çocuğum var ve çocuğum benim için çok değerli ama başkası için olmayabilir çünkü onun çocuğu değil. O yüzden Türkiye’de bir kitabın çok satan olması için okur nezdinde kendinizi tanıtmanız lazım, bilinirliliğinizin artması lazım” diyorum.
Ertuğrul Belen: İş dünyası yazarının sizin gibi iyi bir yayınevi ile iş birliğine girerken neler yapması gerekiyor?
Zeynep Dicleli: Yazarın kitabın basımından sonra da bizimle birlikte çaba göstermesini istiyoruz. Hem kendi tanınırlığını artırması hem de kitabın pazarlama kısmında bize destek olması çok önemli. Bunun için konferanslarda konuşmacı olmalarını, dergilerde yazı yazmalarını, kitabını yakınlarına hediye etmelerini tavsiye ediyoruz. Bazı yazarların kitapları ile ilgili stratejilerini belirleyen danışmanları oluyor ve yazarın kitap ile ulaşmak istediği amaçları belirliyorlar. Amaç belli olursa, ona yönelik çalışmak daha kolay oluyor.
Ertuğrul Belen: Türkiye’de raflarda kitap hafızası maalesef yok. Türkiye’de nasıl bir iş dünyası kitabı ortamı var?
Zeynep Dicleli: Biz yayınevimizi kurulduğumuzda iş dünyası yayınları yapan başka yayınevleri de vardı ancak o dönemde iş dünyası içerikleri yeterli değer görmüyordu. Yıllar geçtikçe insanlar iş dünyası kitaplarından fayda sağladıklarını görmeye başladı ve iş kitabı yayınlayan yayınevi sayısı da arttı. Bu iş dünyası kitap okurunun arttığını gösteren güzel bir gösterge. Ama kitapçılar halen iş dünyası yayınlarına pek yer ayırmıyor. Ayda 400-600 adet kitap piyasaya çıkıyor ve kitapçıların raf adedi belli. Kitapçıların sayısı artarsa iş dünyası yayınlarına daha fazla yer ayrılabilir. Biz Optimist olarak dediğin bu eksikliği internetten satış yaparak doldurmaya çalışıyoruz. İnsanların kitapçıda bulamadıkları bir kitaba internet üzerinden kolayca ulaşmalarını sağlıyoruz.
Ertuğrul Belen: Derleme kitaplar hakkında ne düşünüyorsun? Türkiye’de derleme kitaplar konusunda yanlış bir algı oluşmuş olabilir mi?
Zeynep Dicleli: Aslında baktığın zaman yabancı kitapların da çoğu derleme. Ama şöyle bir fark var. Senin de çok iyi bildiğin gibi, kitap yazarken zaten birçok kaynak okunur. Önemli olan bu kaynaklardan yararlanarak konuyu tecrübeyle birleştirmektir. 15 farklı uluslararası yayını bir kitapta toplayıp buna da örneğin ‘Pazarlama Konusunda Son Trendler’ diye bir isim vererek yayınlayınca dediğin gibi yanlış algı oluşuyor. Bu yabancı kaynakları okuyup Türkiye açısından değerlendiren kitaplar değerli oluyor.
Ertuğrul Belen: Sen birçok kadın arasından EY Türkiye Women Network programına seçildin. Sana bu networkün faydası ne oldu?
Zeynep Dicleli: Annem ve babam Optimist’i ben üniversitedeyken kurdular. Ne zorluklar altında işi kurduklarına ve geliştirdiklerine şahit oldum. Ben Optimist’te ikinci kuşağım. İkinci kuşak olmanın kolay tarafı kurulmuş bir düzeni devralmak, zor tarafı ise o işi hakkını vererek devam ettirebilmektir. Ben işi kuran aileme saygımdan dolayı yönetim kısmında kendimde gördüğüm eksiklikleri tamamlamak için EY Women Network programına katıldım. Programda 10 kadındık ve 9’u ile aynı problemlere sahiptik. Benimle aynı sıkıntıları yaşayan, aynı dili konuşabildiğim kişilerle bilgi alışverişi yapabilmek benim için çok güzel bir kazanım oldu.
Ertuğrul Belen: Beraber çözüm arandığı sürece problemler etrafında network kurmak da çok değerli.
Peki, pandemi ile birlikte uzaktan çalışma sizin işinizi nasıl etkiledi? Ekip, tedarikçi, müşteri networkünü pandemide nasıl yönettin?
Zeynep Dicleli: Pandemi öncesinde bilgisayar alt yapımızı geliştirmek ve dijitalleşme konusunda destek almış ve sistemimizi geliştirmiştik. Pandemiye altyapı açısından hazır girdik. Uzaktan çalışmaya uygun bir işimiz var. Herkes sorumluluklarını yerine getirdiği için işlerimiz aksamadan devam ediyor. Biz pandemi sürecinde hem ekibimize hem müşterileri ve tedarikçilerimize şeffaf olduk. Şirketimizin mali durumunu, gelir ve giderlerini çalışanlarımızla açıkça paylaştık. Şeffaf iletişime önem verdik. Biz ekibimize güvendikçe, ekibimizin de işini daha fazla benimseyerek yaptığını gözlemledik. Pandemi sürecinde ilişkilerimizi açık iletişim ve güven sayesinde yürüttük.
Ertuğrul Belen: Şirket içi şeffaflık önemli bir konu. Katkılarını görüyorsunuzdur mutlaka.
Zeynep Dicleli: Çalışanlarımız bize en değerli şeylerini, zamanlarını veriyorlar. Bizimle çalışmayı seçmiş kişilerin şirketin mali bilgilerini bilmesi gerektiğini düşünüyorum. İşveren olarak onlarla şirket bilgilerini paylaştığım zaman karşılıklı güven gelişiyor. Şirketin gidişatının nasıl olduğunu görerek hareket edebiliyorlar, hayatları ile ilgili kararları verebiliyorlar. Maalesef çalışanları ile hiç bilgi paylaşmayıp, özel günlerde çalışanlarına hediyeler gönderip, her şey yolunda gibi gözüken ama bir ay sonra kapanan firmalar görüyoruz.
Ertuğrul Belen: Türkiye’de başarılı birçok yazar var. Peki sence yerelden globale nasıl bir network ile ilerlenebilir? Globalde başarılı olanların ortak özelliği nedir?
Zeynep Dicleli: Yerelden globale ilerlemek için öncelikle daha geniş kitlelere ulaşmak gerektiğini düşünüyorum. Dünyaya açılmak isteyen yazarların sosyal medya hesaplarının İngilizce olması en öncelikli konu. Sosyal medya hesaplarından, kendi alanlarında İngilizce iyi içerikler üretmeleri uluslararası etkinliklere de davet edilmelerini sağlayabilir.
Dünya çapında en çok satanlar listelerindeki iş kitaplarını incelediğimde zamansız konular seçtiklerini görüyorum. Şu an Amazon’da en çok satan kitaplardan biri James Clear’ın “Atomic Habits” kitabı. Başarılı olmak için hangi temel alışkanlıkları edinmemiz gerektiğini anlatıyor. Gündemi çok iyi yakalamış. Yıllardır çok satanlar listesinde olan Stephen Covey’in “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabı da zamansız bir konuyu ele alıyor. Globalde başarılı olanların ortak özelliklerinden biri bu. Diğeri ise çok çalışmak. Yani networkünü iyi kullanmak ve devamlı kaliteli içerikler üretmeye devam etmek gerekiyor.