Ertuğrul Belen: Profesyonel olarak çalıştınız. Girişimci ve yatırımcı oldunuz. Bu farklı deneyimlerden yola çıkarak networkün hayatınızdaki yeri nedir?
Serdar Urçar: Ben networking'i çift yönlü bir cadde olarak görüyorum. Hem bir şeyler aldığım hem de bir şeyler verdiğim ilişkiler sağlıklıdır. Networkte birçok bağ var. O bağların hepsinde aynı iletişimi, aynı trafiği, aynı çift yönlülüğü yaşayamıyorsunuz.
Çift yönlü yaşayabildikleriniz gerçekten kıymetli olanlardır. Hem senin geliştiğin, hem de senin gelişimine katkıda bulunduğun uçlar kıymetlidir. Bu yaklaşımı, karşılıklı bir fayda elde etmek anlamında düşünmemelisiniz. Fayda kelimesi beni rahatsız ediyor. Buradaki karşılık, bir öğrenim veya gelişimi temsil ediyor. İşte, böyle karşılıklı bir network içinde olmak o ağın içindeki herkese değer sağlıyor.
Yurt dışında katıldığım bir seminerde bir networking uzmanı şöyle demişti: “Bir yerde tanışıp, el sıkışmak networking değildir. Networking daha derin, daha yoğun ilişkiler yaşayabildiğin kişilerin olduğu ağdır.” Bu tanımı hiç unutmadım.
Çok insanla tanış olmak, çok insana ismiyle hitap edecek kadar yakın olmak gerçek anlamda bir network değildir. Bu sadece çok insanı bilmek anlamına gelir. Network dediğin zaman; bir fikir, bir düşünce alışverişi, karşılıklı gelişim, öğrenme alışverişi olması lazım.
Katmanlar olarak anlatacak olursam, dış katmanda merhabalaştıklarım, yani sadece bildiklerim; orta katmanda hal hatır sorup sohbet ettiklerim; çekirdek networkte ise kişisel olarak zaman ayırdıklarım, fikir alışverişi yaptıklarım, yani gerçek tanıdıklarım yer alıyor.
Ertuğrul Belen: Deneyimli ve yüksek yetkinlikli kişilerle networking nasıl yapılabilir? Çünkü bu insanlara sağlayabileceğimiz fayda daha limitli olabilir.
Serdar Urçar: Her zaman daha çok veren konumunda olamayız. Yani bağ kurmak için her zaman alma ve verme oranı eşit olamaz. Ancak az önce paylaştığım çekirdek networkün içinde karşılıklı yer alabilmek için belli bir entelektüel uyum da gerekiyor. Yaşam ve iş felsefenize uygun bir network, kaldıraç etkisi oluşturuyor.
Tanışmak istediğiniz kişilerin yetkinlik seviyesinden bağımsız olarak, tanışabileceğiniz ve sohbet edebileceğiniz ortak alanlar bulmak fark yaratıyor.
Ertuğrul Belen: Oluruna ya da bir başka tabirle akışa bırakmak yeterli değil. Doğru anlıyor muyum?
Serdar Urçar: Evet. Özellikle temel değerler anlamında her insanı bir yere kadar aile geliştiriyor. O noktadan sonra eğitim kurumları ve diğerleri etkili oluyor. Ancak kişinin bir de “acaba ben nasıl farklı platformların parçası olursam network ve bilgi alışverişim hızlanabilir?” diye düşünmesi gerekiyor. Bu soruya yanıt ararken de sivil toplum kuruluşları, profesyonel ve sosyal ilgi-hobi grupları devreye giriyor. İşte! Özellikle de genç profesyoneller ve girişimciler networking'i akışa, yani şansa bırakmamalı.
Ertuğrul Belen: Kalpten katılıyorum. Networking'de doğallık oluruna bırakmak değildir. Peki, dijital networking ve dijital ilk izlenim gibi özellikle pandemiyle önemi artan bu kavramlamlarla ilgili gözleminiz nedir?
Serdar Urçar: Dijital iz çok önemli. Benim en çok sevdiğim, kullandığım platform Twitter. Orada insanlar kendilerini bir miktar açıyorlar. Birisinin dijital izlerine baktığınızda bir ilk intiba edinebiliyorsunuz.
Birisini tanırken ağırlıklı olarak Twitter’ına ve LinkedIn’ine bakarım. Profesyonel bir ilişkiyse yüzde 100 LinkedIn'e odaklanırım. Facebook ve Instagram'ı çok kişisel buluyorum. Elbette bunlar ilk aşama. Daha derin bir ilişki olacaksa referanslar benim için daha kıymetlidir.
Ertuğrul Belen: Peki dijital bağlantıları gerçek bir ilişkiye dönüştürmek için ne yapıyorsunuz?
Serdar Urçar: Twitter, bakıldığında bir haber platformu. Oradan kişinin bakış açısını yakalayabiliyorsunuz. Twitter’da tanıştığım daha sonra fiziksel ortamlarda bir araya geldiğim insanlar var. Benim için fikir alışverişi çok önemli. Orada bunu yapabildiğim için sanki fiziksel ortamdaymış gibi o insanı tanıyorum ve onun fikirleri bana çarpıcı geliyor. Bu durum beni "o insanla fiziksel ortamda da tanışayım, karşılıklı sohbet edelim" noktasına getirebiliyor.
Ertuğrul Belen: Networkünüzü canlı tutabilmek ve ilişkilerinizi sürdürebilmek için neler yapıyorsunuz?
Serdar Urçar: Bahsettiğim çekirdek network içerisindeki insanlarla bir kişisel bağım var. Onlarla arayı açmam mümkün değil, açıldığı an içimde bir ampul yanar, hemen ararım.
Telefonumda kişisel ve iş anlamında yapılacaklar listesi tutuyorum. Yapacağım konuşmalara hazırlık için Evernote uygulamasını kullanıyorum. Günlük işlerim için telefonda basitçe not alıyorum. Yakın çevremin doğum günlerini takvimime kaydediyorum. Tebrik etmeyi atlamıyorum.
Pandemi sonrası bir gün fiziksel hayata kısmen de olsa geri döndüğümüzü varsayarsak, belli kıymetli platformların görüşmelerine istikrarla gitmeyi önemsiyorum:
Girişimcilik Vakfı’nda mütevelli heyeti üyesiyim. Oradaki fellowlar ve diğer mentorlarla görüşmelere katılıyorum.
TÜBİSAD’ın yönetim kurulundayım. Sektörel networkü güçlü tutmayı değerli buluyorum.
Türkiye Bilişim Vakfı’nın yönetim kurulu üyesiyim. Mesela bir genel kurulda birçok üyeyle görüşebilme fırsatını kaçırmamak gerekiyor.
Söylemek istediğim, sizin için önemli ve kıymetli networkün olduğu yerlerde, birden çok kişiye dokunma imkanını kaçırmamalısınız. Koronavirüs sonrası online görüşmeler de bunların arasına girdi. Sadece yarım saatlik bir Skype veya Zoom’la herkese ulaşmak çok daha kolay.
Zaman stratejisi de networking için çok önemlidir. Ne yapılıyor, kimler ne sıklıkla bir araya geliyor, ben zamanımı nasıl harcayacağım, hangi günler, hangi zaman aralıkları…
Milyarder de olsan, beş kuruşa muhtaç da olsan, 24 saatin var. İş sizden yüzde 110’unuzu istiyor. Aileniz sizden yüzde 110’unuzu istiyor. Peki siz kendinizden ne istiyorsunuz? Çevrenizden haberdar ve hatta onlara destek olmak için her gün yarım saatinizi ayırabiliyor musunuz? Bunu yapabilmeniz için amansız bir zaman stratejinizin olması gerekiyor. İyi bir network yönetebilmek için, zaman yönetim stratejinizin olması şart!
Ertuğrul Belen: Son olarak, kurum içi networking de önemli mi?
Serdar Urçar: Robot değiliz, hatasız çalışmamız mümkün değil. Birbirimizi anlamak ve eksikleri kapatmak için kişisel bir temas kurmak zorundayız. Kurum içi networking'de kurum dışına nazaran daha dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü kurum içinde mutlak bir ortak değer yaratmak zorundasınız. Dış dünyadaki networkte ise bu şart değil. Etkili bir ürün, bir hizmet ya da ortak noktalarla da işbirliği yapılabiliyor. Dolayısıyla, özellikle kurum içinde kişiselleşmiş, empati sağlayacak kadar derin ve çift yönlü ilişkiler olmazsa olmazdır.
Serdar Urçar hakkında:
Serdar Urçar, 2012 yılında otomotiv mühendisliği konusunda uzman bir ekip tarafından kurulan Comodif'in Genel Müdürüdür. Comodif, akıllı araçlar için yazılım ve donanım geliştirme çalışmaları yapmaktadır. 2014 yılında AB-Eureka fonuyla desteklenen Akıllı Araç projesini başlatarak, makineler arası iletişim ve telematik veri analitiği konusunda uzmanlaşmıştır.
Comodif öncesi Netaş Uluslararası Pazarlar Genel Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi olan Serdar Urçar, Netaş’a katılmasından önce Index Grup’ta Danışma Kurulu Üyesi olarak stratejik bir dijital dönüşüm projesini yönetmiş, 2017 yılı nisan ayından bu yana Sun Grup bünyesindeki tekstil ve konfeksiyon şirketi Ekoten’de kurumsal sürdürülebilirlik vizyonu çerçevesinde Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliğini sürdürmektedir.
Profesyonel kariyerine Arthur Andersen’ın Mali Denetim bölümünde başlayan Serdar Urçar, uluslararası bilgi teknolojisi ürünleri dağıtım şirketi olan Karma Bilgisayar’da çalışma hayatına devam etti. Bunun ardından bir internet servis sağlayıcı olarak kuruluş aşamasında olan Superonline’ın çekirdek kadrosunda yer aldı. Serdar Urçar, yaklaşık 19 yıl sürecek HP kariyerine, Türkiye’de Finansal Hizmetler bölümünü kurmak üzere 1997 yılında başladı. 2002 yılında gerçekleşen HP-Compaq birleşmesinin ardından Kişisel Sistemler Grubu Genel Müdürü görevine getirildi. 2007 yılında aynı iş grubunun Orta Doğu Genel Müdürü olmak üzere Dubai’ye yerleşti. Ekim 2008’de HP Türkiye’nin Genel Müdürü olarak atanan Serdar Urçar, 2013 yılından 2016 yılı ortasına kadar HP MENA bölgesi (Orta Doğu, Akdeniz, Afrika) Satış-Dağıtım Kanalları ve KOBİ Pazarı Bölge Direktörü olarak görev yaptı.
Ayrıca 2005 yılından itibaren Urçar, bazı yeni girişimlere yatırım yaparak melek yatırımcılığa ve girişimcilik ekosistemine adım attı. Bir dönem hem İTÜ Çekirdek erken aşama kuluçka merkezi bünyesinde hem de Mentors Network Turkey ağının bir parçası olarak deneyim ve uzmanlığını paylaşmak adına mentorluk yapan Urçar, Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın Kurucu Mütevelli Heyeti üyeleri arasında yer almaktadır. Odağını Türkiye bilişim sektörünün büyümesi olarak belirleyen Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Yönetim Kurulu Üyesi olan Urçar; liderlik, dijitalleşme ve yaşam felsefesi ile ilgili görüşlerini “Aklımdan Geçenler” adlı bloğunda paylaşmaktadır. Urçar, aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre üyesidir.
Evli ve 2 kız çoçuğu olan Serdar Urçar, Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra, aynı üniversitenin Jean Monnet Enstitüsü’nden Avrupa Politikası ve Ekonomisi konusunda yüksek lisans derecesi aldı. Urçar, yöneticilik kariyeri ve eğitiminin bir parçası olarak 2005 yılında INSEAD’ın Genç Liderler Yönetici Eğitimi Programını tamamladı.