Ertuğrul Belen: Pandemi sürecinde uzaktan çalışırken AON Türkiye networkünü nasıl canlı tuttunuz?
Selda Oknas Tanbay: Pandemi döneminde web üzerinden çok sayıda müşteri ve sigorta şirketlerinin C-Level yöneticileriyle görüşmelerim oldu. Olağanüstü koşullar sebebiyle şirket yöneticileri dış iletişim ve paylaşımlara açıktı. Böylelikle müşterilerimizin öncelikle tüm çalışanlarının sağlık durumu, ticari koşulları ve karşılaştıkları yeni döneme ait farklı risklerini daha iyi anlama fırsatım oldu.
Neticede risklerinin doğru yönetilmesi için tavsiye ve çözümler belirlediğimiz, verimli ve samimi görüşmeler yaptık. Ağ üzerinden düzenlediğimiz seminerler ve yayınladığımız elektronik sirkülerlerle, değişen sağlık sigortası ve risk koşullarının durumu ve çözümleri konusunda proaktif bilgilendirme ve yönlendirmelerde bulunduk.
Yine CRM sistemimiz Aon Connect üzerinden ücretsiz siber risk olgunluğu analizi gibi kampanyalar, IK yöneticilerinin katıldığı yeni normalle ilgili ve benzeri anketler düzenleyip analiz raporları paylaştık. Özellikle üyesi olduğumuz derneklerin de düzenlediği çevrimiçi toplantı ve webiner’lere katılarak iş dünyasının nabzını takip edip, iç networking toplantılarımızda müşteri önündeki ekiplerimizin endüstri ve müşteriye özel alabilecekleri aksiyonları yeni koşullara uygun belirledik.
Bunların yanı sıra pandemi öncesinde 15 günde bir gerçekleşen “Networking Buluşmaları” ismiyle düzenlediğimiz toplantılarımızı dijitalden de sürdürüyoruz. Bu toplantılarda ekipteki herkesin bilgi alışverişi yapmasını kolaylaştırıyoruz. Buluşmalarda moderatörler oluyor ve her seferinde bir konu seçip sohbet ediyoruz. Seçilen konular, bireysel ve kurumsal başarı hikayelerini herkesin duymasını sağlıyor. Bunlar da iş birliklerini destekliyor.
Ertuğrul Belen: Birbirinizi güncellerken kurum dışındaki dünya ve networkle ilgili de önemli farkındalık oluştuğunu tahmin ediyorum.
Selda Oknas Tanbay: Kesinlikle! Biz sigorta ve reasürans brokerliği sektöründeyiz. Aslında kendimizi profesyonel hizmetler şirketi olarak da konumlandırıyoruz. Çünkü, özellikle orta ve büyük ölçekli şirketlerin risklerinin yönetilmesi ve transfer edilmesinde çözüm ortağı konumundayız.
Bir yanda, o riski transfer ederken farklı sigorta şirketleriyle çalışıyoruz. Sigorta şirketleri, hem müşterilerimiz için riskin transfer edildiği kuruluş hem de iş ortağımız oluyorlar. Onları müşterilerle buluştuğumuz adeta bir köprü oluyoruz. İki taraftaki iletişim ve olan biten gündemden bir ekip olarak haberdar olmak fark yaratıyor.
İşte bu etkinlikler, herkesin networking ve iş birliği odaklı düzenli bir araya gelmesini sağlıyor. Sektörün magazininden gerçeklerine, rakiplerden değişen müşteri ihtiyaçlarına kadar pek çok konuyu konuşuyoruz. Daha iyi neler sunabiliriz diye sürekli beyin fırtınası yapıyoruz. Böylelikle ekiplerin farklı uzmanlıklar hakkında bilgisi de oluyor. Ancak böyle bir bütünlük içerisinde müşterilerimize en iyi hizmetlerimizi ulaştırabiliriz.
Ertuğrul Belen: Yüz yüze ve online "Networking Toplantıları"nı karşılaştırdığınızda, en önemli fark ne oldu?
Selda Oknas Tanbay: Moderatörlerin dijitalde daha fazla yorulduğunu söyleyebilirim. Zamanı daha hassas yönetmek gerekiyor. Pandemi öncesinde, insanlar istedikleri konuyu masaya getirebilsinler diye ajanda koymuyorduk. Şimdi ise hangi konuyu konuşacağımızı belirten ajanda paylaşıyoruz. Hazırlıklı gelinmesini istiyoruz. Hatta hazırlananlar isimlerini kaydettiriyor ve konu başlıklarını veriyorlar. Çapraz iletişimi yönetmeye çalışıyoruz. Kesişen ve çakışan konuları önceden belirliyoruz. Sonra da bir toplantı notuyla aksiyonları takip ediyoruz.
Ertuğrul Belen: 120 ülkede 50 bin üzerinde çalışanın olduğu borsaya kote (NYSE:AON) uluslararası bir şirketsiniz. Globalde networking'e verilen önemi hissedebiliyor musunuz?
Selda Oknas Tanbay: "Leading AON United" adında bütün çalışanlara ulaşan bir eğitim var. Kurum çapında bir gelişim projesi de diyebiliriz. Birlik içinde büyümemiz ve müşterilere sürekli daha iyisini sunabilmemiz için üç davranış biçimi belirlendi:
1- Connecter: Bağları kuran, iş düşmeden köprüleri inşa eden ol.
2- Storyteller: İş birliği ve beraberliği destekleyen sohbetlerle hikaye anlatıcısı ol.
3- Grower: İlişkileri ve işini sürekli geliştiren ol.
Özellikle networking ile ilgili olan “Connecter”ı ele alalım. Şirketteki "Kim kimdir"i iyi bilmek ve kaynaklarınızla çevrenizin ihtiyaçlarını birleştirebilmek değer yaratıyor. Bu iyi niyetli yaklaşım, kurum içinde müşterinizi farklı bir birime yönlendirerek çapraz iş birliklerini artırmak da olabilir. Kurum dışında, iki müşterinizi tanıştırarak bir katma değer sunmak da olabilir.
Her geçen gün, geleceği yönetmek daha çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşüyor. Dolayısıyla, akışa uyumlu disiplin ve davranış biçimleri geliştirmek ve bunları her seviyede hatırlatarak, insanları eğitmek gerekiyor. Uluslararası en iyi uygulama ve örnekleri birbirimizle paylaşmak bu etkiyi artırıyor.
Ertuğrul Belen: Çalışmalarımdan, daha çok toplantının daha iyi bir iletişim ya da network anlamına gelmediğini görüyorum. İş birlikleri ve networking sürecinde "daha çok görüşelim" yanılgısını siz nasıl aşıyorsunuz?
Selda Oknas Tanbay: Terzi usulü gidiyoruz. Projeye bakıyoruz. O projeyle kimlerin doğrudan ve dolaylı bağlantılı olduğu gibi detayları çalışıyoruz. Mesela siber risk sigortasının satılması konusunun üzerine gidilmeden önce, o riskin çok iyi tanımlanması gerekiyordu. Bu hazırlık, bazen 3-4 aylık bir vakit alabiliyor. Büyük işler Londra’ya satılıyor. Orada da tek sigorta şirketi almıyor. Bir büyük şirketin riskini 15 sigortacı alabiliyor.
Kültürel farklar devreye girdiği için bazen dilin kullanım tarzı dahi problem olabiliyor. Bir projede zorluk çekildiği ve bazı konuların yanlış anlaşıldığını görünce, daha fazla toplantı yapılması gerektiğini anlamıştık. O işi anlayıp, hem müşteriye hem de sigortacılara köprü olacak bir ekip daha dahil olmuştu. Konu ilişkiler ve yeni normal olunca, hepimiz bazı alanları deneyerek keşfedeceğiz.
Ertuğrul Belen: Sosyal yaşamınızda networking'in nasıl bir yeri var?
Selda Oknas Tanbay: Networking bazı insanların kanında var. Ben bu konuda daha küçük ve emin adımlarla ilerlemeyi tercih ediyorum. Mesela bir etkinliğe girip 50 kartvizitle çıkamam. 10 kartvizit alırım ama hepsini hatırlarım.
Kendi özel yaşantımda halkalarım var. Birinci halkam ailem ve en yakın dostlarımdır. En sık onlarla görüşürüm. Arkadaşlar ve akrabaların hepsinden haberdarımdır. Ancak görüşme sıklığımız daha azdır.
Herkesin doğum gününü hatırlayan birisi değilim; “-mış gibi” yapılan şeyler bana göre değil. Arayacaksam, zaman ayırabileceğim birisi olmalı diye düşünürüm.
Geriye dönüp baktığımda bütün çalıştığım şirketlerden dostlarım olduğunu görüyorum. Kimi beni yetiştirmiş ve el vermiş, kimiyle de beraber büyümüşüz. Hayatlarımızdaki yollar zaman zaman kesişmiş ve ilişkimizi bıraktığımız yerden devam ettirebilmişiz.
Şu anki pozisyonuma gelene kadar birçok arkadaşıma işlerine girmelerine vesile oldum. Hatta, bazen arkadaşım sektördeki rakibim oldu. Ama ben onun o şirkete faydalı olacağına inandığım için referansı oldum. O zaman, çevrenizle sık görüşemeseniz de yaşamlarına değer kattığınız için güçlü bağlarınız oluyor. Bu değeri korumayı ve artırmayı önemsiyorum.