20 Nisan 2020'ye Webrazzi'de harika bir haberle başlamıştım: Görüntü işleme, görüntü tanıma istatiksel öğrenme ve veri madenciliği teknolojileri üzerine odaklanan Vispera, Koç Holding ve Inventram’dan yeni bir yatırım aldı.
Prof. Dr. Aytül Erçil ve Galatasaray Lisesi'nden sınıf arkadaşım Dr. Ceyhun Burak Akgül'ün istikrarlı çalışmaları ve networking etkisini bir röportajla paylaşmak düşüncesi heyecanlandırmıştı. İşte o keyifli sohbet:
Ertuğrul Belen: Networking'in hayatınızdaki yeri nedir?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Network gerçekten hayatımızın çok önemli bir parçası ve her konuda katma değeri çok yüksek. Bunu bir örnekle anlatmak isterim. Tüm dünyadan kadın liderlerin yer aldığı uluslararası oluşum International Women’s Forum’un (IWF) geçen sene Türkiye Başkanıydım. Bir öğrenci grubu Amerika’daki bir yarışmada finale kalmıştı. Final için Amerika’nın Kentucky eyaletine gitmeleri gerekiyordu ama bunun için maddi imkanları yoktu. Hemen IWF Amerika Başkanı’na yazdım. Bir gün içinde 7 kişilik öğrenci grubunun kalacak yerden ulaşımına kadar tüm ihtiyaçlarını organize etti. Düşünün tanımadığım bir insan, sadece IWF’in oradaki başkanıydı.
Ertuğrul Belen: Vispera yolculuğunda networking nasıl etkili oldu?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Vispera’da da networking oldukça önemli oldu. Yaklaşık 40 yıldır iş hayatında olduğum için doğal olarak ciddi bir network oluştu. Bunda akademisyen olmamın da önemli bir etkisi var. Binlerce öğrenci yetiştirdim. Bir kısmı üniversitelerde doçent veya profesör, bir kısmı çeşitli şirketlerde üst düzey yönetici oldular. Ekibimizi networkümüz ile oluşturduk diyebilirim. Bazı çalışanlarımız ise benim ya da Ceyhun’un öğrencileriydi.
Karşılık beklemeden çevreme yardım etmek hayatımın bir parçası oldu. Bu da güçlü bir network kurmama vesile oldu. Öyle ki birçok kez bu iyilikler, iş birliği olarak geri döndü. İyiliği karşılık beklemeden yapmak çok önemli. Kültürümüzde bir söz vardır: İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir. Küçük şeylerden bahsediyorum. Mesela, üniversite yıllarımda yurt dışına gidecek öğrencilerine referans vermeyen öğretim görevlilerine şahit olmuştum. Ben sürekli desteklemeye ve o zamanı ayırmaya özen gösterdim.
Ertuğrul Belen: Ne büyük bir emek! Oysa networking, "yetkinlik olmadan da her şeyi kayrılmış ilişkilerle çözebiliriz" gibi yanlış algılanabiliyor.
Peki, bu kadar geniş bir networkü nasıl yönetiyorsunuz? Yüzlerce öğrencilerinizle temasınızı nasıl sürdürüyorsunuz?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Tabii ki sosyal ağlar bu konuda çok büyük destek oluyor. LinkedIn sayesinde bütün öğrencilerimle bağlantıdayım. Şu an 10 bin civarı bağlantımın önemli bir kısmı öğrencilerim. Birileriyle bağlantı kurduğunuzda, hemen başka isimler de geliyor. Bir yerde konuşma yaptığınız zaman sonrasında birçok talep oluyor. Böyle böyle büyüyor network.
Ertuğrul Belen: Sohbetlerinizi hatırlayabilmek için kullandığınız sistematik bir yönteminiz var mı?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Genellikle bir toplantıdan sonra kartvizitleşme olur. Ben hemen LinkedIn’den bağ kuruyorum. Çünkü kartvizitlerdeki bilgi statik. LinkedIn’deyse profiller sürekli güncelleniyor. İlişkiler kişisel eforla kalıcı olabiliyor.
Elbette, sohbetlerdeki önemli konuları hatırlamak için notlar alıyorum.
Ertuğrul Belen: Ceyhun, senin için de LinkedIn etkili bir networking aracı mı?
Dr. Ceyhun Burak Akgül: 20 sene önce sadece kişisel eforla ilişkiler güncel kalabiliyordu. Şimdi profesyonel iletişim için bu süreci kolaylaştıran LinkedIn gibi platformlar var. Bir tanışıklık olduğunda artık herkes birbirini LinkedIn’den ekliyor. Öğrenciler tarafında ise LinkedIn kendilerini hatırlatmaları için önemli bir araç. Profillerindeki nitelikli bilgi sayesinde, birçok bağlam oluşturabiliyor ve çevrelerindeki insanların hafızasında kendilerine yer edinebiliyorlar. Bu sayede, daha sonra kolaylıkla bağlantı kurabiliyorlar.
Ertuğrul Belen: Artık her şey çok hızlı değişiyor. Yenileniyor. Mesela, yapay zeka konusunda kendinizi nasıl güncel tutuyorsunuz? Yenilikçi yaklaşımınızda networkünüzden faydalanıyor musunuz?
Dr. Ceyhun Burak Akgül: 10 senedir Boğaziçi Üniversitesi’nde ders veriyorum. Doktora dediğimiz süreç ve araştırma kültürü kendi içinde araçlarını barındırıyor. Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan ilişkisi var diyebiliriz. Gerçek bir araştırmacıysan, o düstur hayatın boyunca devam ediyor.
"Yapay zeka konusunda nasıl güncel kalıyorsun" sorusuna gelecek olursak, ben zaten bu sektörün içindeyim. Tüm araçlarımı bu doğrultuda kurmuş durumdayım. Takip ettiğim pek çok bülten, bilimsel dergi ve blog var. Öyle ki bazen bilgi orucu tutuyorum. Ondan sonra tekrar devam ediyorum.
Bugünün dünyası araştırma yapma metodolojisini değiştirdi. Eskiden aktif bir şekilde kütüphaneye girip bir şeyler araştırırdık. Şimdi ise seçmeye dayalı bir bilgi akışı var. Bilgi kaynakları dediğimizde, örneğin MIT Technology Review, sektörel olarak CB Insights platformu vardır. Aynı zamanda bizim için önemli bir kaynak olan Gartner üyesiyiz.
Yani özetle, kişisel olarak takip ettiğim yerler ve üniversite yayınları var. Dolayısıyla bu kadar bilgi kaynağı varken, "nasıl bir katma değer sağlanır" konusunda kişinin kendi çalışma prensiplerini uygulaması ön plana çıkıyor.
Ertuğrul Belen: Konuları kişilerle de takip ediyorsunuz. Yani alanınızdaki "kim kimdir"e de hakimsiniz değil mi?
Dr. Ceyhun Burak Akgül: Kesinlikle, örneğin Google Scholar var. İnanılmaz bir hizmet! Takip temalarını belirliyorsun ve sana e-posta geliyor. 20 sene önce makalelerini takip ettiğim kişinin nereden nereye, hangi alanlara doğru evrildiğini dahi görebiliyorum.
Ertuğrul Belen: Yerelden globale açılmak ve yatırımcı bulmak için sizce bir girişimci networkünü nasıl inşa etmelidir?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Yatırımcılarla ilişki geliştirirken en etkili yaklaşım paraya ihtiyacınız olmadan ilişkileri başlatmaktır. Erken aşamada başlayıp ilişki kurmak, yol boyunca bilgilendirmek ve karşılıklı güven duygusunu oluşturmak, yatırım ilişkisinde önem taşıyor.
Yıllar önce bir arkadaşım “sen yatırımcının peşinde koşmamalısın, yatırımcı seni takip etmeli” demişti. Gerçekten bu çok doğru. Yatırımcıyı seçebilmek, şirketi bir sonraki seviyeye taşıyor. Odaklandığımız alanda iyi ilişkiler kurup bir güven ortamı oluşturursak, bu süreç kolaylaşıyor.
Ertuğrul Belen: Fikri olan hatta prototipini geliştirmiş çok yetenekli gençler ve girişimciler var. Yatırımcının girişimciyi fark etmesi için ne yapılabilir?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Ekosistemin içinde olmak ve ekosistemdeki paydaslarla ilişki kurmak çok önemli. Ben de melek yatırımcıyım ve melek yatırım ağına üyeyim. Girişimcilik ekosistemindeki oyuncuların çoğunu tanıyorum. Yurt içinde bu tür ilişkileri kurmak göreceli olarak kolay olsa da bu bağı yurt dışında kurmak daha zor oluyor. Mesela, biz Endeavor’dan destek alıyoruz. Birkaç sene önce yatırım turuna girmeden önce Endeavor Global ile temasa geçtik ve bizi birçok yatırımcıyla tanıştırdılar. Bazı yatırımcılarla birebirde iletişime geçtik. Sunumu iyileştirmemiz üzerine destek oldular. Birçok yatırımcıyla gerek dijitalden, gerek yüz yüze görüştük. Hâlâ da haberleşiyoruz. Bir kısmı "bizi devamlı haberdar edin" dedi. Bir sonraki yatırım turunda ilişkilerimiz artsın diye onları sürekli güncelliyoruz.
Kişisel networkler ya da Endeavor gibi ağların parçası olmak önemli. İnkübasyon merkezleri de girişimciler için büyük önem taşıyor. Sizi farklı networklerin içine sokabiliyorlar. Bir de yatırım bankacıları gibi aracı kurumlar var. Onlar da uluslararası yatırım aşamasında, erişemediğiniz networklere ulaşmanıza yardımcı oluyorlar.
Dr. Ceyhun Burak Akgül: Bazen bir etkinliğe katıldığınızda kimin yatırımcı olup olmadığını bilmezsiniz. Böyle bir ortama girdiğinizde hazır ve dürüst olmanız gerekiyor. Networking'de böyle bir zihin yapısını benimsemek kazandırıyor.
Ertuğrul Belen: Aytül hocam, hem KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesisiniz hem de biraz önce bahsettiğiniz IWF ile global arenada da kadınların varlığını önemsiyorsunuz. Kadınlar ve networking konusundaki gözlemlerinizi paylaşabilir misiniz?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Kadınlar birçok açıdan daha sosyal olsalar da, iş hayatlarında özeldeki çevrelerini kullanırken daha çekingen olduklarını gözlemliyorum. Erkekler bu konuda daha rahat network oluşturabiliyorlar. Bu konuda bir istatistik görmüştüm. Kadınların sadece yüzde 6,5’i yüksek teknoloji şirketlerinin bilimsel danışma kurulunda, erkeklerin ise yüzde 93,5’i. Bu tür şeyler networklerin oluşmasında ciddi fark yaratabiliyor.
Son yıllarda bu konuda Türkiye’de ciddi gelişmeler var. Mesela KAGİDER, TurkishWin, Professional Women’s Network (PWN), International Women Forum (IWF) gibi fark yaratan ağlar oluştu. Örneğin TurkishWin’in İstanbul, Ankara, İzmir, Boston, San Francisco, Londra, Zürih gibi yerlerde ofisleri bulunuyor. Bütün dünyadaki Türk kadınlarını birleştiren bir networking vizyonu var.
Şubat ayında New York’taydım ve hemen TurkishWin buluşması organize edildi. Türklerle bir araya geldim. İlk yüksek lisans öğrencim vardı, onunla da bir söyleşi yaptık. Yeni insanlarla tanıştık, bir kısmıyla ilişkilerimiz halen sürüyor. Bazen küçük bir adım, bambaşka yerlere gidebiliyor.
Mesela KAGİDER’in çeşitli eğitim destek programları var, KAGİDER Pusula gibi. İşe yeni giren kişilere yardımcı, destek oluyorlar. Deneyim eksikliği, bu yollardan geçmiş kişilerden destek alınarak tamamlanabilir. Bu networkler aracılığıyla birkaç müşteri bulabilmek ciddi bir fark yaratıyor.
Ertuğrul Belen: Yüksek temponuzda sosyal ilişkilere zaman ayırabiliyor musunuz?
Dr. Ceyhun Burak Akgül: Galatasaray Lisesi'nden bazı arkadaşlarımla görüşüyorum. Her sene olan devre yemeğine olabildiğince katılmaya çalışıyorum. Üniversite tarafında ise Boğaziçi lisans, yüksek lisans, doktora hep devam ettiği için dolayısıyla hiç ayrılmadım. Şimdi de hocalık yapıyorum. Oradaki arkadaşlarla belirli aralıklara görüşüyoruz. Sosyal tarafta hayatımdan memnunum.
Prof. Dr. Aytül Erçil: Ben Robert Kolej mezunuyum, her sene "Homecoming" oluyor. Ona gitmeye özen gösteriyorum. Boğaziçi Üniversitesi'nin yılda bir kere mezunlar günü oluyor, ona da gidiyorum. 13 senedir Boğaziçi’nde hocalık yaptığım için oranın bir parçası gibiyim. Gezmeyi ve seyahat etmeyi çok seviyorum. Her sene dünyanın birkaç yerine gittiğimiz bir arkadaş grubumuz var. Covid-19 sonrası nasıl olacak bilmiyorum ama genellikle en fazla keyif aldığım şey seyahat etmek diyebilirim.
Ertuğrul Belen: Vispera'nın geleceğine baktığınızda, nasıl bir network gelişim planınız var?
Prof. Dr. Aytül Erçil: Vispera'yı ilk kurduğumuz günden beri hedefimiz global bir şirket olmaktı ve bu yolda ilerledik. 17 ülkede çalışıyoruz ve rehberlik ağları oluşturuyoruz. Brezilya, Almanya, İsrail gibi çeşitli ülkelerde iş ortaklarımız var. Bir yandan teknoloji iş ortakları oluşturuyoruz. Diğer yandan, satış iş ortakları, teknik iş ortakları, sistem entegratörleri ve çözüm ortakları gibi çok farklı ağlarla dünyadaki yeni ülkelere ve konu uzmanlarına erişmeye çalışıyoruz.
Ertuğrul Belen: Vispera'nın başarı hikayesinden yola çıkarak, sizi örnek alan startup ve ekiplerine birkaç cümleyle son tavsiyelerinizi rica ediyorum.
Prof. Dr. Aytül Erçil: Vispera başlangıcında reaktif ilerledik. Proaktif değil! İyi bir İngilizce web sitesi yaptık. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anki iş ortaklarımızın çoğu bizi web sitemiz üzerinden buldular. İyi ve katma değer sunan bir şey yaptığınızda onlar sizi bulabiliyor.
Dr. Ceyhun Burak Akgül: 0’dan 10’a gelmekle, 10’dan 100’e gitmek iki ayrı faz gibi. İlk başta nasıl göründüğümüze çok dikkat ettik: Kendimizi olduğumuzdan ne ötede ne de geride gösterdik. Yaklaşımımızı oldukça net anlatmaya çalıştık. Görselimizi, kimliğimizi oluştururken çok özendik. Çekim noktası o oldu. Ama bu demek değil ki, hep aynı şekilde devam eder.
Şu anda ikinci fazdayız. 10’dan 100’e çıkmak yeni bir yaklaşım gerektiriyor. Hem müşteri hem de yatırımcı tarafı için dijital araçlar ve doğru görünürlükler üzerine satış pazarlama ekibimiz çalışıyor.
Bugün artık Türkiye’nin en büyük grubundan da yatırım aldıktan sonra nereye doğru gittiğimiz belli. 10’dan 100’e gitmek yeni bir macera ve biz o doğrultuda ilerliyoruz.