Ertuğrul Belen: Networking kavramının hayatınızdaki yeri nedir?
Erman Karaca: İnsanları ve birliktelikleri çok seviyorum. Aile, iş ve sosyal çevremle kurduğum, güvene ve sevgiye dayalı ilişkilerim hayatımda önemli bir yer almıştır. Bu bağlar, hayatı hem renklendiriyor hem de daha anlamlı kılıyor.
Farklı insanlar ile tanışmaktan, farklı kültürleri, bakış açılarını, yaşamları görmekten zevk alıyorum ve bunlardan besleniyorum. Bu aktiviteler, kendimi geliştirmemi sağlıyor.
Çevremdekiler beni doğal, içten, samimi, güler yüzlü ve pozitif enerjili olarak tanımlar. Kolay uyum sağlayabilen bir yapıya sahip olduğum için ilişkilerimi genişletmek benim için kolay oluyor.
İş yaşamımda hep ekip çalışmasına inandım. Ekip olabilmek, birlikte başarılar elde etmek, karşılıklı gerekli destekleri sağlamak için ilişkilerin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Ertuğrul Belen: TÜBİSAD, gerek ülkemiz gerekse bilişim sektörü için çok değerli bir network. Deneyimlerinizi paylaşır mısınız?
Erman Karaca: Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) hayatıma özellikle networking açısından gerçekten önemli bir anlam kattı.
Bilişim sektörü ve teknoloji benim sadece işim olmadı, her zaman hobim de oldu. Kendime çok uygun olduğuna inandığım bir işi çok severek yapıyorum. Çevremde bu sektörün insanlarının olmasını önemli bir değer olarak görüyorum.
Sadece TÜBİSAD değil, iki dönemdir de Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Yönetim Kurulu Üyeliği ve aynı zamanda Teknolojide Kadın Derneği (WTECH) Kurucu Üyeliği ve Danışma Kurulu Üyeliği yapıyorum.
Üyeler ile iletişimimde sektörden gelmemin ve teknik bilgiye sahip olmamın avantajı oldu. Uyumlu ve yapıcı tarzımın da önemli bir kolaylaştırıcı etken olduğunu düşünüyorum.
TÜBİSAD üyelerinin birbirleri ile iletişimini ise düzenlediğimiz üye, basın ve rapor toplantıları ile sağlıyoruz. Ayrıca TÜBİSAD içinde sektör için çalışan komisyonlarımız da üyelerimiz için önemli bir etkileşim ve iş birliği fırsatı yaratıyor.
Üyeler ile ilişkilerin yanı sıra DEİK, TOBB, TÜSİAD, İTO gibi diğer sektör ve sektör dışı sivil toplum kuruluşları ile kamu ilişkilerini de önemsiyoruz. Bu kurumlar ile sektörün gelişimi için iş birliği yapmak, dijital ekonomi ile ülkemizin dijitalleşmesi için birlikte çabalamak ve değer yaratmayı hedefliyoruz.
Dijital Türkiye Platformu olarak TÜBİSAD, TBV ve TESİD ile DigitalEurope üyeliğimiz vesilesiyle yurt dışındaki benzer kuruluşlar ve derneklerle iletişim ağımızı genişletiyoruz. Ortak raporlar hazırlayarak sektöre sağladığımız katkıyı artırıyoruz. Bu yaklaşımla, TÜBİSAD’ın hem iletişimini hem de networkünü daha fazla geliştirdiğimizi düşünüyorum.
Ertuğrul Belen: Erkek yoğun bir sektörde çok etkili bir kadın lidersiniz. Kadınların iş dünyasında etkili bir network oluşturması için tavsiyeleriniz ne olurdu?
Erman Karaca: İş hayatımda özellikle yönetim pozisyonlarına yükselen az sayıda kadından biri oldum. 1995 yılında Türkiye’de bir bankada teknolojiden sorumlu genel müdür yardımcısı olan ilk kadındım. TÜBİSAD’ın da ilk kadın yönetim kurulu başkanı oldum. Umuyorum ileride dengeli bir dağılım olacaktır.
İş hayatım boyunca kadın erkek ayrımı düşünmeden çalıştım. Sevdiğim işi yaptığım ve çok çalıştığım için tecrübe, teknik bilgi ve beceri geliştirme olanağım oldu.
Proje yönetimi, liderlik ve analitik becerilerimle birlikte sorumluluk bilincim ve güçlü iletişim tarzımın, yönetim pozisyonlarında olmamı desteklediğini düşünüyorum. Ayrıca Girit göçmeni bir aileden geldiğim ve kadınların güçlü birer figür olduğu gelenekte yetiştiğim için hiç zorlanmadım.
Ben inanıyorum ki, kadınlar, isterlerse daha başarılı bir şekilde liderlik ve yöneticilik yapabilirler. Kadınların koordinasyon ve iletişim becerileri çok güçlü. Ancak bunu geliştirmek için mutlaka çabalamak, vazgeçmemek, öz veriyle çalışmak, sahiplenici, ısrarcı ve gönüllü olmak gerekiyor. İsterlerse ve hayal ederlerse mutlaka başarırlar.
Ertuğrul Belen: Dijital dönüşümün merkezinde çalışmalar yapıyorsunuz. Yeni normalde networking kavramı sizce nasıl olacak?
Erman Karaca: Yeni normal dijital networking ağırlıklı olacak. Bu nedenle herkesin dijital iletişim becerilerini geliştirmesi gerekiyor. Bugüne kadar yüz yüze geliştirilen ilişkiler dijital ile destekleniyor ve sürdürülüyordu. Yani, yeni normal öncesi dönemde de fiziksel networking'i önemseyen ancak dijitali tamamen es geçenler, networking kavramına anlık bir gözlemci gibi yabancı kalıyorlardı.
Yenibirlider Derneği programında mentorluk yaptığım arkadaşlarıma dijital ortamlarda olmaları ve özellikle LinkedIn'de networklerini geliştirmelerini öneriyorum. Ayrıca mutlaka hobilerinin olmasını ve hobileriyle ilgili networklerini de geliştirmeleri gerektiğini söylüyorum. Kendi işimiz kadar hobilerimiz ve diğer konularda uzman veya bilgi sahibi kişiler de bizlerin gelişimine, farklı bakmamıza farklı düşünmemize, vizyonumuzu geliştirmemize büyük katkı sağlıyor. Bilgi, beceri, yeni fikirler ve iletişim çevremizle anlamlı bağ kurmamız için çok önemli ve değerli.
Mesela çok takdir ettiğim Selçuk Şirin hoca ile tanışabilmek Twitter ile mümkün oldu. İkinci kez TÜBİSAD yönetim kurulunda başkan seçildiğimde bazı istatistik çalışmalarına ağırlık vermiştik. Kadın erkek oranı, yerli yabancı oranı gibi çalışmalar yapmıştık. Twitter'da paylaştığımız kadın ve erkeklerden oluşan yönetim kurulu fotoğrafımıza, Selçuk hoca "Yeni ekonominin yönetim kurulu" nitelemesiyle olumlu bir yorumda bulunmuştu.
Ben de destekleyici grafiklerimizi paylaşmıştım. Böylece aramızda güzel ve yapıcı bir iletişim kuruldu. İşte, doğru zamanda orada olabilmek de networking de çok önemli!
Pandemiye networkü zayıf ve çevresini nasıl destekleyebileceğini hiç düşünmeden girenlerin, bu süreçte daha çok zorlandıklarını gözlemliyorum. Aranmadıklarını, yalnız kaldıklarını ve dijital ağlarda sadece izleyici olarak dolaştıklarını görüyorum.
Ertuğrul Belen: Sizce, ülkemizdeki teknoloji şirketlerinde görev yapan profesyoneller networking kavramının öneminin farkındalar mı?
Erman Karaca: Genellikle teknik kadrolar ve teknik alt yapılı yöneticilerin networking farkındalığı, konu hakkında bilgi düzeyleri ve sosyalleşme istekleri düşük oluyor. Teknolojik çalışmalar içinde olan insanlar biraz bireysel kalmayı yeğliyorlar. Özellikle Türkiye’de şirket ortakları, teknoloji departman kadro ve yöneticileri yani genel anlamıyla teknik yapılı insanlar iyi networking yapamıyorlar. Tabii ki bunun bir miktar kişinin yapısı ve karakteri ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Ancak ben de teknik altyapıdan gelen bir insanım. Oldukça erken yaşta yönetici oldum. Çalıştığım ekipleri en baştan beri hep sosyalleşmeye özendirmek için çabaladım.
Diğer yandan, etkinliklere adeta kartvizit avcısı olarak gelen çok sayıda insan var. Networking'i sadece bir mekanda fiziksel olarak bulunmak sanıyorlar. Bir ortamda bulunmak fırsat olarak nitelendirilebilir. Ancak asıl değerli ve önemli olan sürdürülebilirlik. Bu da karşı tarafa ne verebildiğiniz ve ne değer aktarabildiğinizle orantılı olarak artar.
Ertuğrul Belen: Vermek kavramını açar mısınız?
Erman Karaca: Karşı tarafın, sizden bir değer, bir katkı aldığı oranda sizinle kurduğu bağa ilgisi artar. Örneğin, ben TÜBİSAD toplantılarında sürekli yeni ve geliştirici fikirler oluşması yönünde görüş bildiriyorum. DigitalEurope'un üyesi "Digital Türkiye" platformu olarak, periyodik bir raporlama sistemi kurduk. Paylaştığımız bu içerik, Türkiye olarak DigitialEurope networküne değerli bir katkı oluşturdu.
Farkındalık oluşturmak, bir ortama kabul edilmenin en önemli ilk adımıdır. Tabii ki ilk tanışma, yakınlaşma her iki tarafın da açıklığına bağlıdır. Ama tanıştıktan sonraki devamlılık tamamen sizin sunacağınız katma değere bağlıdır.
Özetle, bu konuya sadece satış mantığı ile bakıp "ben ne fayda sağlayabilirim" diye yaklaşmak sonuç vermiyor. “Tanıştım, birlikte fotoğraf çektirdim, tamamdır!” da yüzeysel kalıyor. Oysa, karşılıklı öğrenme, fikir ve bilgi alışverişi, hatta “Birlikte ne üretebiliriz?” yaklaşımı iş birliğini tetikliyor.
Ertuğrul Belen: Sizce yerelden globale açılmak isteyen şirketler nasıl bir networking vizyonu izlemelidir?
Erman Karaca: Geçmişte yerelden globale network kurmanın tek yolu mümkün olduğu kadar çok sayıda fuar ve etkinliğe katılmaktı. Bu gereklilik günümüzde de önemini sürdürmekle birlikte, dijital iletişimdeki hızlı gelişmeler yeni olanakların önünü açmıştır.
Bir yanda, takip edebileceğiniz ve katılabileceğiniz online etkinlikler var. Diğer yanda, online kanallarla istediğiniz şirketlere ulaşma, bağlantılar oluşturma, kendinizi, ihtiyacınızı ve onlara sağlayabileceğiniz katma değerleri anlatabilme olanağınız var. Bu süreçte, çok iyi araştırma ile doğru teması kurmak ve devamlılığını sağlamak başarıyı getirecektir.
Tabii ki, networkünüzü geliştirme olanakları yüksek etkinliklere fiziksel katılmakta da yarar var. Bu tür katılımlar önemli imaj farklılaşmaları sağlayabiliyor. Mesela, Google, Microsoft ve IBM’in uluslararası toplantılarını kaçırmazdım.
Doğuş Grubu’nu temsilen Eylül 2000'de IBM'in dünya çapında düzenlediği Değişim Yönetimi konferansına Amerika'da katılarak, Değişim Yönetimi projemizi (Bankaların BPR & Unification projeleri ile gruptaki değişimi) sunmuştum. Türkiye’den genç bir kadın profesyonelin, böylesine bir değişim projesinin başında olması katılımcılarda şaşkınlık yaratmıştı. Hızlı bir networking olanağı yakalamış ve etkili bir şekilde değerlendirmiştim. Özellikle kadınların çocuk ve ev kaygılarından ötürü bu tür fırsatları kaçırmamaları gerekiyor.
Bu nedenle, bütün gençlerimizin ve özellikle de kadınlarımızın özgüveni yüksek tutmaları ve kendilerini sürekli geliştirmeleri gerekiyor. Pandemi, dijital ortamda da gelişimin mümkün olabileceğini gösterdi.
Ertuğrul Belen: Liderin gözünden son networking tavisiyeleriniz?
Erman Karaca: Kişiye göre sevgi tiplerini doğru uygulayabilmek hatta ses tonu ve söylemini bile ayarlayabilmek, ortak konularda sohbet ile fikir alışverişi yapabilmek gerekiyor. Karşılıksız verici olmak, hatırlamak ve kendini hatırlatmak sürdürülebilir iletişim sağlamak için önem taşıyor.
Bunun için mütevazi olmak, olduğu gibi davranmak, karşındakine değer vererek iyi dinlemek, samimiyet, içtenlik, açıklık ve gerekli mesafeyi her zaman korumak güven yaratıyor.
İnsan bir şey isteyebilir ancak onu elde edebilmesi için çaba göstermesi gerekiyor. Birinin yakını olarak, sadece ilişkileri kullanarak, kadınlığını ön plana çıkararak ancak kısa vadeli başarılar ya da edinimler sağlanabilir.
Ekibinizle, müşterilerinizle ve diğer insanlarla birlikte çalıştığınız, birlikte ürettiğiniz ölçüde güven, sevgi ve motivasyon oluşuyor. İşte, her insanın, her bir çalışanın değeri unutulmamalıdır. Doğru iletişimi sağlayarak herkesten öğrenilecek değerler vardır. Ben kendi yöneticilik hayatımda hep bunu uyguladım ve büyük zevk aldım.
Sadece unvana dayalı ilişkilerde bunu bulamıyorsunuz. Ben gençlere de söylüyorum, insanlar şirketlerindeki masalarından kalkıp kapıdan çıktıkları anda unvan kalmıyor, sadece insansınız. Ayşe ise Ayşe, Erman ise Erman...
Sevgi ve güvene dayalı kurduğunuz bir çevre, sadece unvanlarla kurulmuş ilişkilerden çok daha değerli ve kalıcıdır.
Ertuğrul Belen: Müthiş bir tespit. Unvanlar geçtiğinde bize kalanlar gerçek ve sürekli değerlerimiz... Oysa unvanlarını kaybetmekten korkan ne kadar çok insan var. Değil mi?
Erman Karaca: Size ilginç gelecek bir şey söyleyeyim, iş hayatıma altı yıl ara vermek durumunda kaldım. Oğlumun ergenlik döneminde yanında olma düşüncesi ile Doğuş Grubu'ndan ayrıldım. Ferit Şahenk çok saygı duyduğum bir insandır. Kalmam için bazı telkin ve tavsiyeleri olmuştu. Ancak aynı sıralarda babam rahatsızlandı. Aileme daha çok zaman ayırmam gerekti.
Ben planlamaya ve başarıya odaklı bir insanım. Oğlumu analiz ettiğimde ona örnek olabilmek amacıyla İtalyan Kültür’e kayıt oldum. İki buçuk yılda orayı bitirdim. Takiben beş kişi özel ders almak için bir araya geldik. Güncel konular, moda, siyaset gibi konularda İtalyanca’yı ilerlettik. Ardından İtalyan edebiyatı üzerine çalışmalarım oldu. Bu arada, evdeki çalışmalarımı izleyen oğlum benden ders çalışmayı öğreniyordu. Yazları oğlumla tenis, sörf, su kayağı ile spora zaman ayırdık. Oğlumun üniversite tahsili için Amerika’ya gidişi ile birlikte iş hayatına dönüş düşüncelerim hızlandı.
"Acaba danışmanlık mı yapsam" diye zihin jimnastiği yaparken bir gazete ilanı gördüm. Bu ATP/Tradesoft ile tanışmama vesile oldu. Bir yıl genel müdür vekili olarak çalışmamı takiben genel müdür oldum. Bu dönemde, beş yıl Deloitte Technology Fast 50 Turkey programında yer alma başarısını gösterdik.
Yani, iş hayatına dönüşüm bir hayli hızlı oldu. Çalışanlarla kurduğum sevgi ve güvene dayalı ilişkiler gerek görev aldığım kuruluşlarda, gerekse STK'lardaki çalışmalarımda hep huzurlu olmamı sağladı. İnsan sevmek gerekiyor. Ben kavgalı bir ortamda mutsuz olurum.
Ertuğrul Belen (Düşünce): Erman Hanım'la sohbetimizden, yüksek yetkinlik ve etkili bir network birleşiminin "unvancılık" kavramını nasıl alt ettiğini bir kez daha fark etmiştim.
Düşüncelerinde "unvansız" insan, özgür insandı.
K. Erman Karaca Hakkında:
Kübra Erman Karaca, CTO (Chief Technology Officer), TFI Tab Gıda Yatırımları A.Ş. Ege Üniversitesi Matematik ve Bilgisayar Mühendisliği Yüksek Lisans Programı mezunudur. Yüksek Lisans döneminde TÜBİTAK tan karşılıksız başarı bursu almıştır.
K.Erman Karaca 1983-1984 yılları arasında Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı. Ardından Finans Çözümleri ve Teknolojileri konusunda sırasıyla Yapı Kredi Bankası - Bilpa’da uygulama yazılım uzmanı ve sistem programcısı, Garanti Bankası - Garanti Teknoloji’de yazılım geliştirme müdürü, Akbank – Aknet yeni bankacılık projesi koordinatörü olarak çalıştı.
Doğuş Grubu'nun Kurumsal Bankacılık alanında faaliyet gösteren bankası Körfezbank’ta, Bilgi Teknolojileri’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Aynı dönem içerisinde Doğuş Grubu ve Bankalarının BPR, IT Unification, Operation Unification, E-Banking ve E-Business projelerinde üst düzey yönetici olarak görev aldı. 2007-2014 yılları arasında ATP/Tradesoft CEO görevini üstlendiği dönemde ATP/Tradesoft, dört yıl üst üste olmak üzere 5 kez Deloitte Technology Fast 50 Turkey programında yer aldı. Karaca halen TFI (Tab Food Investments) Chief Technology Officer (CTO) olarak görev yapmaktadır.