Bu eylem her zaman "networking" olarak adlandırılmıyor.
Bazen, girişimcinin fikrinden önce iyi bir ekip ya da çevre oluşturması gerektiği vurgulanıyor. Bazen de fikir ve ekip oluştuktan sonra doğru yatırımcıyı bulmak ya da ağızdan ağıza bu projeyi yayarak güçlendirmesi gerektiğinden bahsediliyor.
Aslında, güçlü bağlantılar oluşturmak, bunları korumak ve yenilerini geliştirmek hepsinin kesişme noktasında networking kavramı bulunuyor.
Utanıp çekinmeden tanışmayı başarmak bir girişimcinin sahip olabileceği en önemli yetkinliklerden bir tanesi. Bir örümcek ağı düşünün. Ağın üzerindeki çizgilerin kesiştiği her noktada tanıdığınız bir kişi olduğunu hayal edin. Şimdi bu ağın merkezinden en tepe noktasına gideceksiniz. Ancak tam karşınızda büyük bir boşluk yani ağda yırtık bir bölüm olduğunu fark ediyorsunuz.
Aynı gerçek hayattaki gibi! Bir girişiminiz var. Bu fikri yatırımcılara sunmak istiyorsunuz fakat yakın çevrenizde tanıdığınız hiç yatırımcı yok (yırtık ağ). Eğer yırtık ağın etrafından dolanıp yukarı çıkmaya çalışırsanız hem çok zaman kaybedecek hem de sizi belki hedefinizden uzaklaştıracak tehlikeli bir yol izleyeceksiniz. O zaman etkili olabileceğine inandığınız kişileri belirledikten sonra tanışmaya ve ağınızı örmeye hazırlanmalısınız.
Yalnız unutmayın ki, bu ağın amacı örümcek gibi avlanmak değil. Aksine ağı örmek için kendiniz ve tanıdıklarınız arasında güven bağları oluşturmalısınız.
Peki yeni biriyle tanışmak bu kadar önemliyken en büyük networking engeli olan çekingenliği nasıl yeneceksiniz? Nasıl utanmadan güven ve tebessümle kendinizi tanıtacaksınız?
"Ya tanışırken sesim titrerse? Ya saçma birşey söylersem? Bu kadar bilgili birine ben ne söylesem onun dikkatini çekebilirim ve benimle konuşmak ister ki?"
Bu sorular, networking konferanslarındaki onlarca girişimcinin tedirgin gözlerinden, sorularından ve en önemlisi networking araştırmalarımdan adeta kulaklarımda çınlıyor. Yabancı biriyle tanışmadan önce terleyen avuç içleri, hızlanan kalbinizin adeta içinizde tükettiği nefes ve titreyen sesiniz... Cabası!
Gelin, başlangıç için beş adımda istediğiniz biriyle nasıl daha rahat ve stressiz tanışabileceğinize bakalım:
1- Hayal Edin ve Canlandırın!
Olimpiyat sporcuları ve sahnede performans gösteren sanatçıların daha perde açılmadan birçok defa tüm çalışmalarını ayakta alkışlayan seyircilere kadar kafalarında canladırdıklarını duymuşunuzdur: Planlarlar, çalışırlar, başardıklarını hayal ederler ve hayallerini gerçekleştirmek için uygulamaya geçerler.
Siz de yeni biriyle tanışma anını bir olimpiyat yarışması ya da sahne alacağınız tiyatronun bir perdesi olarak görün. Kendizi güvenli, rahat ve tanışmaya hazır hayal edin. Sonra her kiminle tanışmak istiyorsanız ona doğru yönelirken mutlu ve kendinizden emin yürüdüğünüzü, kendinizi tanıttığınızı, el sıkıştığınızı, sohbet ettiğinizi ve kartvizit alışverişi yaparak keyifle ayrıldığınızı canlandırın. Göreceksiniz ki bu pratik, zaman içerisinde size muazzam bir rahatlık getirecek. Bilinçaltınızdaki büyük bir korkunun yerini, farkındalık ve bilinçli iyileştirmeye bırakacaksınız.
2- Tanışma Anı: Karşınızıdakine Odaklanın!
İlk adımda tanışmak için psikolojik hazırlığı yaptık ve özellikle kendi düşüncelerimize odaklandık.
Sıra o güne ve tanışma anına geldi. Hareket zamanı! Ancak durun! Artık gündemin merkezi kendiniz değil, karşınızdaki olmalı.
Tanışma anında ya da hemen öncesinde eğer kafanızda uçuşan düşüncelerinize ya da heyecanla çarpan kalbinize odaklanırsanız sıkıntı yaşarsınız. Nasıl göründüğünüz ve sesinizin tonu gibi dikkatinizi dağıtacak detaylarda kaybolursunuz. Bu da karşınızdaki kişiyi dinlemenizi engeller. Hoş bir sohbet için doğru soruları soramazsınız ve heyecanınız doğal olmayan bir hal alır.
Eğer "çok heyecanlanıyorum" diyen binlerce kişiden biriyseniz, size cevabım "HARİKA!". Çünkü, kıvamında heyecan karşınızdaki kişiye değer verdiğinizi gösterir.
Ancak kontrolsüz heyecan karşınızdaki kişiyinin de dikkatini dağıtacaktır.
Kendinizi asansör cümlenizle tanıttıktan sonra karşınızdakinin neler söylediğini dikkat edin. Yani dinleyin. Kimle konuşuyorsunuz? Size ne anlatıyor? Anlattıklarından en çok ne dikkatinizi çekiyor? O kişi hakkında başka ne öğrenmek isterdiniz? Dikkatinizi karşınızdaki kişiye odaklayarak çekingenliğinizi unutabilir ve yenebilirsiniz.
3- Kötüyü Kucaklayın!
Tanıştığınız herkes sizi, siz de tanıştığınız herkesi sevemezsiniz. Hayatın bu doğal gerçeğini kabul edin. Kabul edin ki, beğenilmeme ya da reddedilme korkusunu bir kenara koyabilin. Ayrıca tanışma ve işbirliği yapma isteğinizin olumlu sonuçlanmaması halinde yolunuza devam edebilmeniz kendinize olan güveninizi de artıracaktır.
4- Kendinizi Kucaklayın!
Kendinizle ilgili beğendiğiniz özelliklerinizi düşünün. Hatta yazın. Bunlar tanışacağınız diğer insanların da neden sizi tanıması gerektiğinin en önemli sebepleri. İyi olduğunuz alanları sürekli düşünürseniz bir süre sonra tanışma anındaki heyecanınızı dahi unuttuğunuzu fark edeceksiniz.
Sesiniz konuşurken halen titriyorsa, daha fazla dinleyin. Ne anlatacağınızı bilmiyorsanız, daha fazla soru sorun. Doğal olun. Sevidiğiniz siz olun. Çekinecek hiçbir şeyiniz kalmayacak.
5- Networking= Tanışın + Tanıştırın + Tanının ™
Unutmayın, tanışmak networking'de sadece birinci adım. Bunu gözünüzde büyüttüğünüzde asıl büyük resmi kaçırabilirsiniz: Etkili tanışmak, karşılıklı paylaşımlarla güven bağı oluşturmak, networkünüzdeki bağlantıları tanıştırmak...
İnsanlar onları doğru kişilerle tanıştırdığınız için minettarlıklarını aynı şekilde geri paylaşacaklardır. Sizi repütasyonlarının bir parçası olarak görecek ve olabildiğince çok kişiyle tanıştırmaya başlayacaklardr. Bir süre sonra göreceksiniz ki, tanıştığınız kişiden daha çok kişiyle tanıştırılacaksınız. Bu da networking'in gerçek gücü!
Ertuğrul BELEN | Sabah İşte İnsan