Röportaj Bölüm 1 | Haber Eylül

TARİH: 25.04.2011
Genç girişimci, Business Networking Akademi kurucusu ve İş'te İnsan'nın köşe yazarı Ertuğrul Belen ile İstanbul'da ofisinde buluşup; başarı hikayesini, Networking Akademi'yi, Asansör cümlesini konuştuk. Kariyer planlamamızı nasıl yapmamız gerekdiğine dair de küçük ipuçları aldık.
Röportaj Bölüm 1 | Haber Eylül .
Haber Eylül: Biz üniversite öğrencileri olarak başarılı insanları ve onların hikâyelerini çok severiz. Bulunduğunuz noktaya sizin gelmeniz nasıl oldu? 

Ertuğrul Belen: Çocukluğumdan beri yüzücüydüm, hatta milli yüzücüydüm. O zamanlarda Galatasaray Kulübü’nde yüzüyordum. O dönemlerde Fransızca, Fransız eğitimi çok prosedürlü, disiplinli ve ezberci eğitim anlayışından uzak olduğu için liseyi Galatasaray Lisesi’nde okudum. Tabi ailem de bu konularda çok etkiliydi. Benim büyükbabam beş dil, babaannem yedi dil konuşuyordu ve ikisi de Fransız ekolündendi. Dolayısıyla her ikisi de çok iyi Fransızca biliyorlardı ve dolayısıyla Fransız Lisesi oldu. Yani networkümü o dönemlerde de iyi değerlendirmişimJ

Haber Eylül: Yönlendirme açısından şanslıymışsınız, bilinçli bir yönlendirme olmuş.

Ertuğrul Belen: Eh ben de çalıştım o kadar. Bu tamamen şans olamaz.

Haber Eylül: Üniversite eğitiminiz Amerika’da olmuş. O nasıl oldu peki?

Ertuğrul Belen: Lisenin son senesinde İngilizceyi toparlayayım diye Amerika’ya değişim programına gittim. Galatasaray Lisesi’nin Fransızca eğitimi çok iyi bununla birlikte ikinci lisan verilirken hangi okul olursa olsun aynı etki diğer dil için olamıyor. Fransızcayı haftada otuz saat alıyorsanız, İngilizceyi iki saat görüyorsunuz. Hepimiz biliyoruz ki pratik olmayınca bu iş olmuyor. Tam o dönemde milli takımda gençlik olimpiyatlarına hazırlanıyordum ve dizimden küçük bir operasyon geçirdim. Dolayısıyla istediğim gibi bir sonuç olmadı ve moral bozukluğu oldu.  O noktada ailem değişim programına sıcak baktı. Hem kafasını biraz dağıtır hem de Rotary değişim programıyla gittiğim için aklımız da kalmaz düşüncesi oldu. Amerika deyince aklınıza New York gelir, Miami gelir, Los Angeles gelir. Böyle düşünürken Wisconsin’i çıktı. Kuzeyde sekiz ay kış, kırk elli santimetre kar olan bir yer. 

Ama tabi o dönem birkaç uğraşa ihtiyacım vardı. Çünkü milli takımda yüzmek, gençlik olimpiyatları en çok istediğim şeydi. O olmayınca çok büyük bir başarısızlık duygusuna kapıldım. Bu da bir fırsat oldu benim için. Gittiğimde bir tane bile Türk yoktu orada. Başlangıç için büyük bir avantajdı. Çünkü nasıl insan networking’te tanıdık arıyorsa bende de o algı vardı. Üç ay içinde İngilizcemi toparladım. Bir de Rotary bu konularda muntazam çalışıyordu. Mesela ailenize haftada sadece bir kere telefon edebiliyordunuz. Rotaryan ailenin yanında kaldığınız için buna çok dikkat ediyorlardı. Tabi bir de yıl 1995 cep telefonu, e-mail falan yokJ  Bir anda baktım ki ben paralel mezuniyet yapabilirim diye düşündüm. Yüzmemeye ant içmiştim ama yapacak hiçbir şey olmadığı için orada yüzmeyi tekrar çok sevdim. İnsanlar bir hırsa kapılmadan yüzüyor orada. Siz bir şeyi severek, tutkuyla yapıyorsanız insanlar sonuna kadar sizi destekliyor. 

Tekrardan yüzmeye başlayınca kendimi toparladım ve burs aldım Amerika’da kaldım. Bildiğim yerde kalmak istedim ve “University of Wisconsin” e devam ettim. Radyo, televizyon, film okumak istiyordum ama ailem hayır dedi. Özellikle Annem; “Sen orada ne yapacaksın? Türkiye’de MTV mi olacaksın?” dedi. Tabi bu arada MTV de Türkiye’de açıldıJ Ama tabi aileyi eleştirmemek lazım, çok isteseydim bu işi takip ederdim yapardım. Dolayısıyla bilgisayar mühendisliği kafamın bastığı bir şeydi. Yeniydi, anlıyordum. Ama programlamacı olmak istemediğimi de biliyordum. İletişimi seviyorum ve orta yol da işletmeydi. Ama orada rakamlar ağır bastığı için ekonomiye döndü. Üniversite’deyken şöyle bir detay vardı. Üçüncü sınıfta gerek Türkiye’de gerekse Amerika’da staj yapmam gerekiyordu.

Haber Eylül: Bu, okulunuzun zorunlu koşulu muydu?

Ertuğrul Belen: Hayır. O zamanlar bizim için hiçbir zorunluluk koşulu yoktu. Ama ben kendim için bunu yapmak istedim. Sonuçta Türkiye’ye döneceksem eğer o kadar yabancı eğitim aldım, bir şeyler yapmış olmam gerekiyordu. Wisconsin her şeyin göbeğindeydi ama çok fazla dünya markası yoktu. Ben de nasıl başka bir yerde staj yapabilirim diye düşündüm ve hep tıkandığım yerde en basite, basit düşünmeye geri döndüm ve fark ettim ki her sene Amerika’nın en iyi yüz firması listelerde açıklanıyor. Ben de dedim ki “Neden en iyi yerlerden birinde yapmıyorum stajı mı?” ve en iyi kırk firmayı seçtim. O zamanlar Yahoo’da araştırarak şirketlerin insan kaynaklarına ulaştım. İnsan kaynaklarına ulaşamadığım zaman farklı departmanlarına ulaştım çünkü biliyordum ki onlar ilgili departmana yönlendireceklerdi. O dönem Amerika’nın en iyileri olan General Motors, Microsoft, Merrill Lynch gibi firmalardan cevaplar geldi. Ben de General Motors’a gitmeyi seçtim. Ama tabi öncesinde şunu da yaptım; mektup yazarken şuana kadar ne yaptıysam yazdım. Örneğin; yüzme kariyerimi yazdım, derslerde aldığım bilgiyi firmalarında nasıl uygulayabileceğimi yazdım.

Haber Eylül: Mesela yüzme kariyerinizi nasıl anlattınız?

Ertuğrul Belen: Net ve sade cümlelerle milli takımın bireyi olduğumu, takımdaki deneyimimi ve bir ekip olarak yarışmayı anlattım. Hem bireysel başarıyı hem de bayrak yarışlarında koordinasyon sağlama bilgilerimi staj sırasında oluşacak olan ekipte kullanabileceğime inanıyorum dedim. İş deneyimim yoktu ama örneğin mikro ekonomi dersinde gördüğüm bir konuyu sizin firmanızdaki süreçlerde uygulayabileceğimi yazdım. Staj süresince geceli gündüzlü çalıştım. Mesela hiç sorumluluğum olmayan bir alanda saat altıda işim bittiğinde nasıl destek olabilirim dedim. 

Bu sayede birçok projede bulundum. Bir sonraki sene de beni işe çağırdılar, çalışmaya başladım. Bu arada Networking’e bağlayan konu da şu şekilde gelişti; Beyaz sarayda çalışan bir ekonomi profesörüm vardı. Ben de ekonomi kulübüne girmiştim. O zaman sosyalliğimden yola çıkarak hocam bana “Al bu ekonomi kulübünü bambaşka bir noktaya getir, sayısını arttır” dedi. İşte orada Networking nedir onu anlamaya başladım. Networking için stratejik düşünmem o kulüpteyken hocam sayesinde oldu. Sonra ben de deli gibi bu konuyu okuyup araştırmaya başladım. General Motors’da da beş sene, Wall Street’te risk yönetimi, nakit yönetimi konularında çalıştım. On sene olmuştu General Motors bittiğinde. Sonra da dönmeye karar verdim.


Melike Gür | Haber Eylül