Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki Stephen Covey’nin “Etkili İnsanın 7 Alışkanlığı” kitabındaki “Karşılıklı Bağımlılık” ilkesi her geçen gün daha da önem kazanıyor. İlişki ağı oluşturma bu ilkenin hayata geçmiş hali gibi geliyor bana.
İnternet ortamındaki Linkedin, Xing, Facebook gibi her geçen gün artan iletişim platformlarıyla birlikte bu işbirliği ortamı daha da güçleniyor. Birini tanımadan onunla bağlantı kurabilmek, özgeçmişini görmek artık eskisi kadar zor değil.
Her yenilikte olduğu bu tür iletişim platformalarının kullanımı da biraz yanlış mı anlaşılıyor diye merak etmiyor değilim. İşe alım yaptığım dönemlerde Xing daha Çember.net’ken bu mecralardan aday taraması yapardık. Şimdi artık adaylar danışmanlara ulaşmaya başladı. Danışman arkadaşlarıma soruyorum, her gün çok sayıda bağlantı talebi aldıklarını söylüyorlar.
Önemli olan, içlerinde akılda kalan var mı? Hiç yok. Eğer danışmanın halihazırda aradığı bir profil değilse tabii ki o kadar bağlantının arasında yine kaynayıp gidiyor. Bazen merak ediyorum Linkedin’deki standart bağlantı talebi cümlesindense neden insanlar kendilerini ayrıştıracak, akılda kalacak bir cümle yazmaz diye.
Networking, iş ararken her aşamada işin içine girdiği için ben de konuyu uzmanına sormayı tercih ettim. Herhalde kendisi Türkiye’nin ilk Networking Danışmanı: Ertuğrul Belen. “Networking” kelimesinin üniversite yıllarından beri kendisini çektiğini anlatıyor gözleri parlayarak. Uzun yıllar üst yönetim danışmanlığı yapmış, ardından aile şirketlerinde yönetici olarak çalışma hayatına devam etmiş. Ancak tüm üniversite ve profesyonel hayatı boyunca, Networking konusunu incelemiş; incelemekle de kalmamış tabii ki kendi hayatında da uygulamış sürekli.
Business Networking Akademi (BNA) isminde bir oluşuma imza atan Belen, bir taraftan eğitimler veriyor; diğer taraftan sene sonuna kalmadan çıkmasını hedeflediği bir kitap yazıyor, bireysel danışmanlık veriyor ve fırsat buldukça da üniversitelerde networkingle ilgili konuşmalar yapıp yarışmalar düzenliyor.
Networkingde kariyer konusunda yapılan en önemli hata nedir diye sorduğumda hiç duraksamadan: “Sadece iş ararken networking yapılması.” diyor. Neden hatalı, çünkü sadece ihtiyacınız olduğunda insanlarla tanışmaya, arayıp sormaya başlarsanız ilişkinin tek taraflı gelişme riski bulunur. Halbuki temelinde kazan-kazan ilkesi olmayan bir networking ilişkisi çok da uzun soluklu olmayacaktır, üstelik verimli olması da zor.
Belen, kariyerimizde olduğu gibi networking yaparken de hedefimizin ne olduğunun farkında olmamız gerektiğinin altını çiziyor. Çok insan tanımak, çok sosyal olmak her zaman düşünüldüğü gibi kariyerimize bir yarar vetirmeyebilir. Networking çok kişiyi tanımak değildir. Bazen kariyerinizde, yaşamınızda gitmek istediğiniz yere uygun 3 kişiyle tanışır ve iletişiminizi geliştirirsiniz, sizi istediğiniz yere taşır. Bazen de 100 kişiyi tanırsınız, belki de önemli kişilerdir de ama hedeflediğiniz alanlarla ilgileri yoksa size bir yararları da olmaz.
Bu ve daha birçok yararlı bilgiyi Belen’in hem “İş’te İnsan”daki yazılarında hem de birkaç aya çıkacak kitabında bulmak mümkün.
Networking konusuna daha sonra tekrar döneceğim, Sayın Ertuğrul Belen’e katkılarından dolayı teşekkür ederim.
Filiz Demirbağ | filizdemirbag.com